Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/14176 E. 2015/10714 K. 23.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14176
KARAR NO : 2015/10714
KARAR TARİHİ : 23.11.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 04.05.2007 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin yaşından, hulus ve saffetinden yararlanılarak dava dışı büyük oğlu …… tarafından kandırılmak suretiyle tapuya götürülerek toplam 22 adet taşınmazında davalı lehine ipotek kurulduğunu, davacının kimseye borcu olmadığını ve hukuki ehliyetinin de bulunmadığını belirterek ipoteklerin kaldırılmasını istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine karar Dairemizin 15.12.2008 tarihli 2008/14187 Esas, 15295 Karar sayılı ilamıyla; mahkemece davacının 03.04.2008 tarihi itibariyle temyiz kudretine haiz olmadığına ilişkin kurul raporu nazara alınarak durumun derhal vesayet makamına bildirilerek Türk Medeni Kanununun 413. maddesi uyarınca davacıya bir vasi tayininin sağlanması ve tayin edilecek vasinin yine vasiyet makamınca davayı takibine izin verilmesinden sonra ancak vasinin huzuru ile davaya devam edilebileceği düşünülmek gerekirken temyiz kudretine sahip olmadığı anlaşılan davacının davasına devam edilerek esas hakkında karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada davacının vefat etmesi nedeniyle yasal mirasçıları davaya dahil edilerek devam edilmiş ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Geçerli bir sözleşmenin varlığı için kişilerde işlem yapma (akit yapma) ehliyetinin aranması gerekir. Genel olarak ehliyet deyiminden, kişinin medeni haklara sahip olabilme (hak ehliyeti) ile onları kullanabilme (fiil ehliyeti) ehliyeti anlaşılır. Başka bir anlatımla, ancak tam ehliyetli (sezgin, ergin olan ve kısıtlı bulunmayan) kişiler sözleşmeyi ya tek başlarına ya da yasal temsilcilerin izniyle yapabilir. Gerçekten, TMK’nın 9. maddesi gereği “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir”, TMK’nın 16. maddesi gereği de “ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar yasal temsilcilerinin rızaları olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına giremezler.” Sözleşmenin taraflarından birinin, sözleşme yapma ehliyetinin yoksunluğu o sözleşmenin butlanının gerektirir (TMK m.15). Buradaki sözleşme ehliyetiyle anlatılmak istenen, kişideki sözleşmenin yapıldığı zamandaki ehliyetin varlığı ya da yokluğudur. Kişinin, sözleşmeden sonra sözleşme ehliyetine hak kazanması, sözleşmeye geçerlilik vermeyeceği gibi sözleşme yapma ehliyetinin sonradan kaybedilmiş olması da o sözleşmeyi geçersiz kılmaz.
Somut olayda; dosya kapsamına ve toplanan delillere göre; ……… Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Bölümünün 21.04.2014 tarihli raporunda, Dr. …….. Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinin 03.04.2008 tarihli sağlık kurulu raporunda Demans tanısı konulan davacının muayane tarihi itibariyle yapılan işlemleri anlayabilecek temyiz kudretine haiz olmadığı, işlem tarihi olan 27.03.2006 tarihi itibariyle temyiz kudretine haiz olup olmadığının, bu tarihe ilişkin hastanın tıbbi evrakları bulunmadığından tespitinin mümkün olmadığı bildirilmiştir.
……… Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Bölümünden alınan rapor nihai bir rapor olmadığından bu rapor hükme esas alınamaz.
Bu itibarla mahkemece, ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahade kağıtları, film grafikleri ile birlikte dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek ipoteğin tesis edildiği 27.03.2006 tarihinde …’ın fiil ehliyetine sahip olup olmadığı sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi