Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/14173 E. 2015/1882 K. 24.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14173
KARAR NO : 2015/1882
KARAR TARİHİ : 24.02.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 15.12.2010 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından temyiz incelemesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 24.02.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili gelmedi. Karşı taraftan duruşmalı incelenmesini isteyen davacı vekili Av. … geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını ve taşınmazın fiilen taksim edilerek kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne dair verilen karar davalının temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2012/2090 Esas, 2012/5598 Karar sayılı ilamı ile “…mahkemece davalının taksim savunmasına ilişkin delillerinin, varsa davacının bu konudaki karşı delillerinin sorulup toplanması, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda fiili taksim bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz.
Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir.
Somut olayda; davacı, dava dışı …’nun 25.12.2008 tarihinde 93/1007 payını 37.200,00 TL bedelle davalıya sattığını belirterek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep etmiştir. Davalı ise fiili taksim savunmasında bulunmuştur. Yargılama esnasında yapılan keşif sonucu düzenlenen 26.09.2013 tarihli bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazda davalıya pay satan …’nun 99 kapı no’lu, davacının ise 97 no’lu gecekondusunun mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, davacının gecekondusunun 2010 yılında yol geçeceği gerekçesiyle yıkıldığı, o tarihe kadar kullanıldığı ve bilirkişi raporunda davacının gecekondusu yıkıldıktan sonra kalan arsası şeklinde belirtilen bölümün gösterildiği saptanmıştır.
Hükmün gerekçesinde dava konusu taşınmazda paydaş …. Belediye Başkanlığı’nın zeminde fiili kullanımı bulunmadığı, tüm paydaşları kapsayan fiili taksim olmadığından bu paylaşmaya değer verilmediği belirtilmiş ise de önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için tüm paydaşlar tarafından ayrı ayrı fiilen kullanılan bölümlerin mevcut olması gerekmez. Davacının ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise yukarıda belirtildiği üzere satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından, mahkemece dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.