Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/14141 E. 2015/10804 K. 26.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14141
KARAR NO : 2015/10804
KARAR TARİHİ : 26.11.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.07.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı ….. Büyükşehir Belediyesi vekili, ….. Belediyesi vekili ve davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili; ….. Köyü 939 (100) no’lu kök kadastro parselinin, davalı …… Belediyesinin 38 no’lu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı ….. Büyükşehir Belediyesi tarafından imar düzenlemesine tabu tutulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce şuyulandırmalar sonucunda ….. Köyü ….. ada 3 sayılı imar parseli ile park alanı oluşturduğunu, ancak ….. Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek; tapu iptali ve Hazine adına tescil, olmadığı takdirde tazminat talep etmiştir.
Davalılar ve dahili davalı vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 27.01.2011 tarihli ve 2010/13908 Esas, 2011/882 Karar sayılı ilamıyla “…çekişme konusu taşınmazların öncesinde tespit dışı alandan ihdasen Hazine adına tescil edildiği bilahare …… Belediyesince başka birçok parselle birlikte 37 no’lu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine davalı ….. Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan 37-II etap imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edildiği, parsellerden bazılarının yargılama sırasında yeni kurulan …. Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan belediyenin de dava dahil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı Hazine eldeki davada çekişmeli taşınmazların kayıtlarının dayanaksız hale geldiği belirterek imar öncesi duruma dönülmesini ve ihdasen oluşan parselin yeniden adına tescilini, olmadığı takdirde zararının tazmini istemiştir. Mahkemece, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanaksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle davalı ……… belediyesi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar yönünden bilirkişi rapor ve krokisinde gösterildiği üzere eski hale ihya davasının kabulüne karar verilmiş olmasında kural alarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı ….. Büyükşehir Belediyesi ve dahili davalı …nın tüm, davacı Hazine’nin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki, mahkemece imar parselleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi kadastral parsel kapsamında kaldığı anlaşılan “park alanı”nın kabul kapsamı dışında bırakılması da isabetsizdir. Davacı Hazine vekilinin, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, “taraf sıfatı kalmayan davalı … yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacı …nin diğer tüm davalılar ve dahili davalı ….. Belediyesi aleyhine açtığı imar düzenlemesinin iptal işleminden kaynaklanan eski hale ihya davasının kabulü ile dava konusu edilen …… İli, ….. İlçesi, ….. Köyü ….. ada 3 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 04.01.2010 günlü rapor ve krokide A harfi ile gösterilen 191,39 m2’lik kısım ve C harfi ile gösterilen park alanı kısmının imar öncesi 939 kök parselin çap sınırları içinde kalan imar parsellerinin tapusunun ve imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline, kadastral hak durumuna dönülmesine ve eski hale ihyasına…” karar verilmiştir.
Hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı … vekili, davalı … vekili ve dahili davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Somut olayda; çekişme konusu taşınmazın ihdasen Hazine adına tescil edildiği ve …… Belediyesince başka birçok parselle birlikte 38 no’lu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bilahare aynı bölgede davalı ….. Büyükşehir Belediyesi tarafından da 28.02.2007 tarihli ve 419, 420 ve 421 sayılı Encümen kararlarına istinaden yeni bir imar uygulaması yapıldığı, ancak ….. Büyükşehir Belediyesi’nin yapmış olduğu imar düzenlenmesine ilişkin idari işlemlerin idari yargı yerinde iptal edildiği ve dereceattan geçerek kesinleştiği dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan ….. Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dahil edildiği dosya kapsamıyla sabittir. Öte yandan, …… Belediyesince yapılan 38 no’lu imar düzenlemesinin çekişme konusu alanla ilgili olarak halen geçerliliğini koruduğu mahkemece yapılan keşif neticesinde alınan ilgili olarak halen geçerliliğini koruduğu mahkemece yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporu, encümen yapılan imar düzenlemesinin iptaline ilişkin kesinleşmiş ilamları ve aynı nitelikteki emsal dosyalardan anlaşılmaktadır. O halde, anılan 38 no’lu imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağından söz edilemez.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına dava konusu taşınmazın 37 no’lu düzenleme bölgesinde kaldığı yönündeki değerlendirme; dava dilekçesindeki kabule ve dosya kapsamına aykırı olup, maddi hataya dayalı bulunduğundan, bozmaya uyulmuş olması davacı taraf lehine usulü kazanılmış hak sağlamaz. Ayrıca, 3194 sayılı İmar Kanunu düzenlemeleri kamu düzenine ilişkin bulunduğundan kazanılmış hak olgusundan söz edilemez.
Bu itibarla mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, ihya edilen parselin Hazine adına tesciline karar verilmemiş olması doğru olmadığı gibi taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile davacı yararına takdir edilerek avukatlık ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıran davalı taraflara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.