Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/13963 E. 2014/13254 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13963
KARAR NO : 2014/13254
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

MAHKEMESİ : Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/03/2013
NUMARASI : 2012/6-2013/99

Davacı tarafından, davalı aleyhine 04.01.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan muarazanın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.03.2013 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında tarla sınırı bulunduğunu, ancak davalının aralarındaki mevcut tarla sınırına yağmur sularının tahliyesi için çukur kanal açtığını, bunun sonucunda yağmur sularının kendi tarlasına zarar verdiğini, çukurun kapatılması suretiyle muarazanın giderilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
TMK’nın 738. maddesiyle, 737. maddeye benzer daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre “Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.”
Bilindiği gibi Türk Medeni Kanunu’nun 742. maddesi uyarınca, taşınmaz maliki üst taraftaki araziden kendi arazisine doğal olarak akan suların ve özellikle yağmur, kar ve tutulmamış kaynak sularının akışına katlanmak zorundadır. Komşulardan hiçbiri, suların bu akışını diğerinin zararına değiştiremez.
Aynı yasanın 743. maddesi 1. ve 2. fıkrası gereğince de “bir arazinin suyu öteden beri alt taraftaki araziye doğal bir şekilde akmakta ise, alt taraftaki arazi maliki, üst taraftaki araziden fazla suyun boşaltılması sırasında da bu suları… kabul etmek zorundadır. Alt taraftaki arazi maliki boşaltma dolayısıyla akan sulardan zarar görmekte ise gideri üstteki arazi malikine ait olmak üzere, kendi arazisinden yapılacak mecra ile suyun akıtılmasını isteyebilir.”
Somut olaya gelince; söz konusu çatağın yağmur suları ile doğal yollarla meydana geldiği ayrıca her iki taşınmazda buğday ekili olduğu için zeminde herhangi bir işlemin yapılmasına imkan vermeyeceği gerekçesiyle, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki çekişmenin yukarıda belirtilen yasa hükümleri gözetilmek suretiyle çözümlenmesi gerektiği halde mahkemece bu düzenlemelere uygun bir araştırma ve inceleme yapılmış değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece uzman bilirkişiler aracılığı ile yerinde yeniden keşif yapılarak davalının eyleminden kaynaklanan bir tecavüz ve zararın söz konusu olup olmadığının araştırılması, zararın varlığının belirlenmesi halinde alınması gereken önlemlerin saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.