Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/13662 E. 2015/7434 K. 02.07.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13662
KARAR NO : 2015/7434
KARAR TARİHİ : 02.07.2015

MAHKEMESİ : Tarsus 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/06/2014
NUMARASI : 2012/697-2014/552

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.07.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı N.. Ş.. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkili ile davalıların dava konusu Mersin ili Tarsus ilçesi P.. k.. 249 ada 10 parsel sayılı taşınmazda müştereken, 11 parsel sayılı taşınmazda iştirak halinde malik olduklarını, taşınmazın aynen taksimini, mümkün olmadığı takdirde satılmak suretiyle ortaklığın giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne ve taşınmazın satılarak mevcut ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.
Davalılardan N.. Ş.. 11 sayılı parsel yönünden hükmü temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
“Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür.
Somut olayda temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür. Mahkemece temyiz eden davalıya ait muhtesat yönünden gerekçede % 30,85 şeklinde oran kurulduğu halde hüküm sonucunda hatalı olarak % 17,90 şeklinde oran kurulmuştur. Gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 02.07.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.