YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12745
KARAR NO : 2015/6035
KARAR TARİHİ : 01.06.2015
MAHKEMESİ : Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/02/2014
NUMARASI : 2010/567-2014/160
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 03.11.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı vekili, imar uygulamasına karşın herhangi bir idari dava açılmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın konusunun şahsi hak niteliğinde olduğu ve bu hakkın dava konusu taşınmazda davalıya karşı tapu iptali ve tescili şeklinde ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili ile davalı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Dosya içerisindeki tapu kayıtlarına ve mahkemece yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporlarına göre tahsise konu 44 ada 12 sayılı parselin şuyulandırma sonucunda ifrazen yedi adet parsele ayrıldığı, davacıların gecekondularının üzerinde bulunduğu 5613 ada 9 sayılı parsele de tapu tahsis şerhinin aktarıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece Dairemizin yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda İnceleme ve araştırma yapılarak tescil isteğinin kabulü için yasal koşullar oluştuğu takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsis miktarından DOP indirimi de yapıldıktan sonra kalan miktarın davacılar adına tesciline karar verilmelidir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hükmün kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2.) bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıran davacılara iadesine, 01.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.