Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/12652 E. 2015/3025 K. 19.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12652
KARAR NO : 2015/3025
KARAR TARİHİ : 19.03.2015

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.12.2010 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
7201 Tebligat Kanununda 6099 sayılı Kanun ile yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca; “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” (m. 10)
Tebligat Kanununun değişik 21/2. maddesi gereğince; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Davalıya tebliğe çıkarılan görevsizlik kararı, tensip zaptı ve gerekçeli kararın tebliğine ilişkin tebligat belgesinde haber kağıdının kapıya yapıştırıldığına dair şerh bulunmadığı, tebligatın bu nedenle usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca HMK’nın 27. maddesi hükmüne aykırı şekilde davalının yokluğunda yargılama yapılarak ve savunma hakkı kısıtlanarak davanın esasına ilişkin yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 19.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.