YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1234
KARAR NO : 2014/3444
KARAR TARİHİ : 14.03.2014
MAHKEMESİ : Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2013
NUMARASI : 2012/250-2013/324
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07/06/2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09/05/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu .. ve .. parsel sayılı taşınmazlarda paydaş H.. A..’nın hissesini 04.06.2012 tarihinde davalıya sattığını belirterek davalı adına kayıtlı payın iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu parsellerde fiili taksimin bulunduğunu, bazı hissedarların 171 sayılı parselde bazılarının da 172 sayılı parselde anlaşarak yer kullanmaya başladıklarını, fiili taksim nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, fiili taksimin bulunduğu, davalının iyi niyetle satın aldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili … parsel sayılı taşınmaz yönünden temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Fiili taksim, her bir dava konusu taşınmaz yönünden ayrı değerlendirilmelidir.
Somut olayda, dava konusu .. parsel sayılı taşınmazda davacı tarafından zeminde fiilen kullanılan bir bölüm olduğu kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, önalım hakkını kullanan davacının kötüniyetli olduğundan söz edilemeyeceğinden, davacının önalım isteminin fiili taksimin bulunduğu gerekçesiyle reddedilmesi yerinde değildir. Mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 14.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.