Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/11657 E. 2014/14891 K. 26.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11657
KARAR NO : 2014/14891
KARAR TARİHİ : 26.12.2014

MAHKEMESİ : Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2014
NUMARASI : 2009/668-2014/80

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.12.2009 ve 07.09.2011 gününde verilen dilekçeler ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine asıl ve birleştirilen davalarda yapılan muhakeme sonunda; asıl ve birleştirilen davaların reddine dair verilen 12.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı S.. E.. vekili ile duruşmasız olarak birleştirilen dava davacıları vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16.12.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. Ö.. Ö.. ile karşı taraf davalı A.. D.. vekili Av. A.. G.. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı Sebiha, 09.12.2009 tarihli dava dilekçesiyle paydaşı olduğu ..parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşlarının paylarını davalı Selçuk’a satış yoluyla devrettiklerini, bildirim yapılmadığını ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiş, yargılama sırasında payı devralan Aysel’e husumet yöneltmiştir.
Davacılar Mustafa, Şerife, Cumali ve Emine, 07.09.2011 tarihinde açtıkları dava ile paydaşı oldukları ..parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşının payını davalı Aysel’e trampa yoluyla devrettiğini, bildirim yapılmadığını ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalı Aysel, taşınmazı trampa ile edindiğinden önalım hakkı doğmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Davalı Selçuk davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, davaların reddine karar verilmiştir.
Hükmü, ayrı ayrı davacılar vekilleri temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine A.. D..’in payını 25.12.2009 tarihinde trampa yoluyla edindiği ve bu davacılar tarafından trampa akdinin satış olduğu kanıtlanamadığından birleştirilen dava davacıları vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince,
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkına konu payın dava sırasında 3. Kişiye devri halinde davacının 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi hükmü uyarınca seçimlik hakkı olduğundan dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, dilerse davasını tazminata dönüştürerek davalı hakkındaki davasını devam ettirir. Bu nedenle davacıya seçimlik hakkını kullanması için süre verilmelidir. Önalım hakkı dava yoluyla kullanıldıktan sonra dava konusu payın 3. kişiye temlik edilmesi doğmuş olan önalım hakkını ortadan kaldırmaz.
Somut uyuşmazlıkta, dava dışı paydaşlar paylarını 08.01.2009 ve 29.09.2009 tarihlerinde davalı Selçuk’a satmışlar, davacı S.. E.., çekişme konusu payı edinen davalı Selçuk’a karşı önalım hakkına dayanarak tescil istemli davayı 09.12.2009 günü açmıştır. Adı geçen davalı da payını 25.12.2009 günü davalı Aysel’e trampa yoluyla devretmiştir. HMK’nın 125. maddesi gereği davacı 07.05.2010 günü payı edinen Aysel’e husumeti yöneltmiştir. Kural olarak, payın paydaş olmayan üçüncü bir kişiye satış dışında bir yolla intikal ettirilmiş olması halinde önalım hakkının varlığından sözedilemez. Ancak, somut olayda olduğu gibi, davacı önalım hakkını kullandıktan sonra payın trampa yoluyla devredilmesi davacının doğmuş önalım hakkını ortadan kaldırmaz. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 07.05.1962 gün ve 1962/2962-3569 sayılı Kararı) Dolayısıyla, davacının önalım hakkının bulunduğu gözetilmeden payın yargılama sırasında trampa yoluyla devredildiği gerekçesiyle davanın reddi doğru değildir.
Mahkemece, asıl davanın esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle birleştirilen dava davacıları vekilinin temyiz itirazlarının reddine; (2.) bentte açıklanan nedenlerle asıl dava davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı Sebiha’ya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
Yapılan yargılamaya, topalanan delillere ve özelikle son hissedar A.. D..’in işleminin ihtiyati tedbir şerhinden önce ve birleştirilen dava davacıları yönünden gerçek trampa olduğınun kabul edilmesi nedeniyle mahkeme kararının onanması düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma kararına karşıyım.