YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1148
KARAR NO : 2014/5100
KARAR TARİHİ : 15.04.2014
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2013/326-2013/387
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.10.2006 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi ve kal hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne dair verilen 12.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, intifa hakkına dayalı elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Birleştirilen dava ise tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde intifa hakları olmasına rağmen davalının haklı bir nedene dayanmaksızın taşınmazı kullandığını iddia ederek elatmanın önlenmesi, davalı tarafça kullanılan yapıların kali ve ecrimisil isteğinde bulunmuş, 15.03.2012 tarihli duruşmada ise intifa haklarının 2011 yılı Eylül ayından itibaren kalktığını, elatmanın önlenmesi davası yönünden davanın konusuz kaldığını beyan etmiştir.
Davalı vekili, davalının taşınmaz maliki ile aralarında akdedilmiş olan kira sözleşmesine dayanarak taşınmazı kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve kal davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili ve davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince,
6100 sayılı HMK 331. maddesinin 1. fıkrasında “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, davacının dava açıldığı tarihte intifa hakkı sahibi olduğu ve davalının dava konusu taşınmazı davacıdan almış olduğu herhangi bir hakka dayanarak kullandığını ispatlayamaması karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu durumda, davanın konusu intifa hakkı olduğuna göre dava değerini de bu hakkın değeri belirler. İntifa hakkı tesisine ilişkin 23.03.2005 tarihinde düzenlenen resmi senette 100.000,00 TL intifa bedeli kararlaştırılmıştır. Mahkemece, davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinin resmi senette yazılı intifa bedeli ile davacı lehine hükmolunan ecrimisil bedelinin toplamı nazara alınmak suretiyle takdir olunması gerekirken bu yön göz ardı edilerek davacı lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş olması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, peşin yatırılan harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, 15.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.