Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/10984 E. 2014/14655 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10984
KARAR NO : 2014/14655
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

MAHKEMESİ : Merzifon Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2014
NUMARASI : 2013/406-2014/195

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.05.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin paydaş bulunduğu .. ada .. parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıların müvekkiline ait olduğunu belirterek taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini istemiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın muhdesatlarla birlikte satılarak giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç gibi bütünleyici parçanın (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK’nın 165. maddesi uyarınca süre verilmelidir. Verilen süre içerisinde dava açılırsa sonucun beklenmesi, açılmaz ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olayda, davacı vekilinin dava dilekçesinde muhdesat iddiasında bulunduğu, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 01.11.2013 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının taşınmazı zeminde kullanım durumunun % 61, davalının kullanım durumunun % 39 olduğu belirtilmiş ve bu oran muhdesat oranı kabul edilerek hüküm kurulduğu görülmüştür. Mahkemece Dairemizin yukarıda değinilen ilkeleri doğrultusunda muhdesat oranlaması yapılması gerekirken tarafların dava konusu taşınmazda kullandıkları fiili zemin durumuna göre oranlama yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.