YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10882
KARAR NO : 2014/14103
KARAR TARİHİ : 09.12.2014
MAHKEMESİ : Boğazlıyan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2010/415-2013/483
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.11.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 26.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.12.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı gelmedi. Karşı taraftan bir kısım davalılar vekili Av. H.. E.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, babaannesi Rahime ile arasındaki 28.11.1996 günlü ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle bakım borcu karşılığında bakım alacaklısına murisi Emin oğlu O..A..’dan intikal edecek . ve ..sayılı parsellerdeki paylarının devrinin düzenlendiğini, bakım borcunun yerine getirildiğini, bakım alacaklısının 13.11.2006 tarihinde vefat ettiğini, taşınmazlardaki payların devredilmediğini ileri sürerek, taşınmaz paylarının adına tescilini istemiştir.
Davalılardan Üsüye ve Yusuf davayı kabul etmiştir. Davalı Ayşe, Hüseyin, Sare, M.. M., Melahat ve Emin ayrı ayrı verdikleri dilekçelerinde, ölünceye kadar bakma akdinin muvazaalı olarak mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, bakım borcunun yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının dayandığı ölünceye kadar bakma sözleşmesinin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak düzenlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp konut temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını, bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.
Kuşkusuz, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı her zaman ileri sürülebilir.
Kısaca ifade etmek gerekirse, muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemece dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının Türk Borçlar Kanunu’nun 19.maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira bu gibi durumlarda ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ivazlı olarak (bedel karşılığı) değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilmelidir
Somut uyuşmazlıkta, davacının dayandığı ölünceye kadar bakma akdi uyarınca bakım alacaklısı Rahime’ye muris eşi Osman’dan intikal edecek Boğazlıyan ve köylerindeki taşınmazların mülkiyeti bakım borcu karşılığı davacıya nakledilecektir. Anılan sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklasının 82, vefat ettiği tarihte ise 92 yaşında olduğu anlaşılmaktadır. Bakım alacaklısının çekişme konusu taşınmazlar dışında adına veya murislerinden intikal eden Boğazlıyan veya herhangi bir yerde başka taşınmazlarının bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Bakım sözleşmesinin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinimin sözleşmeden sonra doğması ya da bakım alacaklısının ölümüne kadar çok kısa sürmüş olması sözleşmenin geçerliliğini etkilemez. Ayrıca, bakım borcu yükümlülüğünün yerine getirilmediği gerekçesiyle sözleşmenin feshini de bakım alacaklısı istiyebilir.
Ancak, bakım alacaklısının mirasçıları sözleşmenin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak düzenlendiğini her zaman ileri sürebilirler. Ölünceye kadar bakma akdinin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın bütün mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Yapılacak araştırma sonucunda sözleşmenin ölünceye kadar bakıp gözetme amacı ile değil, mirasçılardan mal kaçırma amacı ile yapıldığının anlaşılması halinde şimdiki gibi davanın reddine, aksi halde davanın kabulüne karar verilmelidir.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
09.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.