Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/10803 E. 2014/14088 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10803
KARAR NO : 2014/14088
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/07/2013
NUMARASI : 2011/294-2013/419

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.04.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı M.. G.. vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.12.2014 günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı vekili Av. .. ile karşı taraftan davacılar vekili Av. M.. B.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacılar, murisleri M.. F..ile bir kısım davalıların murisi M.. K.. arasında 13.01.1975 günü Mersin 3. Noterliğinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesine dayanarak açılan Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1980/671 Esas, 1981/163 Karar sayılı ilamı ile .. parsel sayılı taşınmazın 1.000 m2 bölümünün adına tesciline karar verildiğini, anılan kararın İİK’nın 28. maddesi gereğince tapuya şerh verildiğini, taşınmazın imar uygulamasıyla .. ada.. parsel numarasını aldığını, tescil kararı infaz edilmeden imar uygulamasından sonra şerhin 13.08.2010 tarihinde terkin edilerek 19.08.2010 günü davalılar ile el ve işbirliği içinde bulunan davalı M.. G..’e satış yoluyla devredildiğini, davalının iyiniyetli olmadığını ileri sürerek taşınmazın adına tescilini istemiştir.
Davalılardan Ayşe ve Bilal, davanın reddini istemişler; davalı M.. G.. ise zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazı iyiniyetle edindiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, taşınmazın satın alındığı tarihte şerh bulunması, değerinin çok altında satılması nedeniyle satışın muvazaalı olduğu, davalı M.. G..’in iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı M.. G.. vekili temyiz etmiştir.
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede alacak istemlerine ilişkindir.
Hukukumuzda, kişilerin satın aldığı şeylerin ileride kendilerinden geri alınabileceği endişesi taşımamaları, dolayısıyla toplum düzeninin sağlanması düşüncesiyle, satın alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse iyiniyetten maksat, hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesidir.
Belirtilen ilke, TMK’nın 1023. maddesinde aynen “tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” şeklinde hükme bağlanmış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddede “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.
Gerçekten, kayıt malikinin mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüş ise, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılması gerekir. Çünkü, TMK’nın 1024. maddesi uyarınca bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanakları yoktur ve yasa ve uygulamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tesciller yolsuz tescil sayılacağından, hakkı zedelenen üçüncü kişinin iyiniyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanması mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, 21.770 m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki taşınmazın tapu kaydına 06.05.1981 tarihli İİK’nın 28. madde şerhi işlenmiş, 13.10.1994 ve 04.07.1997 tarihlerinde yapılan imar uygulamasıyla oluşan .. ada .. parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına da şerh taşınmıştır. Anılan şerh 13.08.2010 günü tapu kaydından terkin edilmiştir. Davalı M.. G..’in taşınmazı edindiği 19.08.2010 tarihi itibariyle taşınmazda satış vaadi sözleşmesi şerhi mevcut değildir. Ayrıca çekişme konusu taşınmazın değerinin çok düşük gösterilmesi tek başına taşınmazın muvazaalı olarak devredildiğini kanıtlamaya yeterli değildir. Bu nedenlerle, davalı M.. G..’in TMK’nın 1023. maddesi uyarınca iyiniyetli olup olmadığı davacıların diğer kanıtları değerledirilerek tespit edilmelidir.
Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.