Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/10204 E. 2014/14568 K. 19.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10204
KARAR NO : 2014/14568
KARAR TARİHİ : 19.12.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2007/87-2013/1543

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.01.2007 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Y.. B.. vekili ve davalı M.. Ş.. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Y.. B.. vekili ve davalı M.. Ş.. temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK’nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Tebligat Kanunu’nda 6099 Sayılı Yasa ile 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca, Tebligat Kanununun 10. maddesinde; “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. (Ek fıkra:11.01.2011 – 6099 S.K./3.mad.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”
Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince; (Ek fıkra:11.01.2011 – 6099 S.K./5.mad) “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”
Tebligat Kanununun 35/1. maddesi gereğince; “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.”
Tebligat Kanununun 35/2. maddesi gereğince; “Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.”
Tebligat Kanununun 35/4. maddesi gereğince ise; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.”
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın maliklerinden davalı A.. Y..’ın tapu müdürlüğünden ve belediyeden bildirilen adreslerine çıkarılan davetiyeler tanınmadığından iade edilmiştir. Daha önce usulüne uygun tebligat yapılmadığı halde dava dilekçesi ve duruşma gününe ilişkin tebligat, davalının belediye tarafından bildirilen adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/2. maddesindeki usul çerçevesinde evrakın bir sureti eski adresindeki kapısına asılmak suretiyle gerçekleştirilmiş olup, adres kayıt sisteminde adresinin olup olmadığı araştırılmamıştır. Adı geçenin kimlik bilgilerinin dosyada bulunan 04.07.1977 tarihli vekaletnamede mevcut olduğu görülmektedir. Nüfus kaydının temini ile sağ ise öncelikle MERNİS adresine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10 ve 21. maddeleri hükümleri uyarınca tebligat çıkarılması gerekir. Ölü olduğunun anlaşılması halinde ise mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerekmektedir.
Yine, dava konusu taşınmazın maliklerinden A.. S..’ın MERNİS adresi karar tarihinden sonra sorgulanarak yurt dışındaki adresi tespit edilmiş olup bu adrese dava dilekçesinin tebliğ edilmediği görülmektedir.
Mahkemece, açıklanan yasa hükümlerine göre, davalılar A.. Y.. ve A.. S..’a usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmeden işin esasının incelenmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Y.. B.. vekili ile davalı M.. Ş..’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 19.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.