Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/10049 E. 2014/14321 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10049
KARAR NO : 2014/14321
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

MAHKEMESİ : Hüyük (Kapatılan) Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/02/2012
NUMARASI : 2011/255-2012/46

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.09.2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davalılardan N.. K.., taşınmazın aynen taksimini istemiştir.
Mahkemece, kesin hüküm nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır. Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Somut olaya gelince; dava konusu edilen ..parsel sayılı taşınmaz hakkında Hüyük Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/87 Esas, 2009/230 Karar sayılı kararı ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verildiği ve bu kararın 24.03.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ancak önceki davada taşınmazın paydaşlarından T.. U..ın davacı olarak ortaklığın giderilmesini istediği, 03.12.2010 tarihinde ise T.. U..’ın payını satın alan davacı M.. U..’ın bu davayı açtığı görülmektedir.
Bu durumda her iki davanın tarafları aynı olmayıp kesin hükmün varlığından sözedilemeyeceğinden mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken kesin hüküm nedeniyle davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.