YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7508
KARAR NO : 2013/9730
KARAR TARİHİ : 24.06.2013
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.05.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vasisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vasisi, davalının … 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/158 E., 2010/2121 K. sayılı kararı ile kısıtlandığını, vasi olarak kendisine tebligat yapılmadan yokluğunda yargılama yapıldığı gerekçesi ile temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan (ortaklardan) biri veya birkaçı diğer paydaşlara (ortaklara) karşı açar. HMK.’nun 27. maddesi hükmü uyarınca, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
6100 sayılı HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan herkes davada taraf ehliyetine de sahiptir. Aynı kanunun 51. maddesine göre de, dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. 4721 sayılı TMK’nın 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir. Aynı kanunun 10. maddesine göre de ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.01.1976 günlü ve 477/12 sayılı kararına göre, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma hakkının bir sonucudur. Kısıtlanan kimse; medeni hakları kullanma
ehliyetinden yoksun bulunması nedeniyle her ne kadar kendisi dava açamaz ise de sözü edilen haklardan yararlanma ehliyetine haiz bulunduğundan aleyhine dava açılabilir. Ancak, davalının kısıtlı olduğunun mahkemece her ne suretle olursa olsun öğrenilmesi halinde re’sen kanuni mümessile tebligat yapılması gerekir.
Somut olaya gelince, … 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/158-2121 E.- K. sayılı ilamı ile davalının kısıtlandığı anlaşıldığından, davalının yasal temsilcisine (vasisine) usulüne uygun tebligat yapılarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik taraf teşkili ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vasisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 24.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.