Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/4426 E. 2013/6313 K. 29.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4426
KARAR NO : 2013/6313
KARAR TARİHİ : 29.04.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.12.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, zamanaşımının gerçekleştiğini açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,zamanaşımının varlığı sebebiyle dava reddedilmiştir.
Hükmü davacılar temyiz etmiştir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin
ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez.
Somut olayda davacılar, dava konusu taşınmazın satış vaadi sözleşmesiyle birlikte kendilerine teslim edildiğini ileri sürmüştür. Zamanaşımı süresi ifa olanağının doğması ile başlayacağından öncelikle satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın davacıya teslim edilip edilmediği hususu açıklığa kavuşturulmalıdır. Satış vaadi sözleşmesinde taşınmazın davacıya teslim edildiğine dair açıklık bulunmamakta ise de, mahkemece yapılan keşifte taşınmaz üzerinde imara aykırı inşa edilmiş iki katlı bina olduğu belirlenmiştir. Ancak binanın davacılar tarafından inşa edilip edilmediği tam olarak belirlenmemiştir.
Mahkemece yapılması gereken iş; davacıların ileri sürdüğü bu hususa ilişkin delillerini isteyip toplamak, satış vaadine konu taşınmaz fiilen vaadi kabul eden kişiye (vaat alacaklısı davacılara) teslim edilmişse TMK’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından davalının zamanaşımı def’ini reddederek çekişmenin esası hakkında bir hüküm kurmak aksinin saptanması halinde davayı şimdiki gibi reddetmek olmalıdır.
Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hükmün açıklanan bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 29.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.