Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/4305 E. 2013/6379 K. 29.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4305
KARAR NO : 2013/6379
KARAR TARİHİ : 29.04.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.10.2005 gününde verilen dilekçe ile ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali, ikinci kademede tenkis, birleştirilen dosyada tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen dosyada davanın kabulüne dair verilen 07.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, 2004 yılında vefat eden murisleri …’nın, vefatından önce mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla tüm malvarlığını muvazaalı olarak ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalı …’ya devrettiğini ileri sürerek, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali, ikinci kademede aynı taşınmazlarla ilgili tenkis isteminde bulunmuş, birleştirilen dosyada ise, davacı …, ölünceye kadar bakma sözleşmesine konu olan … Köyü 369, 1190, 1217, 1270, 1306, 1401, 1652 ve 118 ada 13 parsel sayılı taşınmazların muris … adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen
sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp konut temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını, bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler. Kuşkusuz, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı her zaman ileri sürülebilir.
Kısaca ifade etmek gerekirse, muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemece dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının Borçlar Kanununun 19. maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira bu gibi durumlarda ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ivazlı olarak (bedel karşılığı) değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilmelidir
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; muris …’nın … 4. Noterliğinin 13.09.2004 tarihli düzenleme şeklinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile … Köyü sınırlarında bulunan bütün taşınmazlarını ölünceye kadar bakma kaydı ile oğlu …’ya temlik ettiği anlaşılmaktadır. Asıl davada sözleşmenin iptalini isteyen davacılar, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin diğer mirasçılardan mal kaçırma kastı ile muvazaalı şekilde düzenlendiğini iddia etmiş, mahkemece bu hususta yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır. O halde mahkemece; tarafların gerçek iradelerinin açıklığa kavuşturulabilmesi için bakım alacaklısı olan murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumunun ne olduğu, içinde yaşadığı ailenin genel durumu, muris ile aile arasındaki ilişkiler, murisin elinde bulunun mal varlığının miktarı, temlik edilen malın murisin tüm malvarlığına oranı araştırılarak temlikte bakıp gözetme koşulunun değil bağış amacının üstün tutulup tutulmadığının belirlenmesi gerekir.
Açıklanan bu yönlerin gözardı edilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; asıl davada ikinci kademedeki tenkis istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi, reddedilen asıl dava yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi, ayrıca karar başlığında miras bırakan …’nın tereke temsilcisi …’nın isminin gösterilmemesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 29.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.