Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/4263 E. 2013/6060 K. 18.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4263
KARAR NO : 2013/6060
KARAR TARİHİ : 18.04.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 05.01.2011 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan zararın tazmini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle
davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nun 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz.
Somut olayda, davalının DSİ kanalını tıkaması sonucu kanalın taşmasıyla meydana gelen zararın tazmini istenilmektedir. Davacı tarafından bu konuda yaptırılan tespit sonucu düzenlenen raporda 6.478,37 TL zararın meydana geldiği belirlenmiş davalının delil tespiti istemi ise mahkemece aynı konuya ilişkin tespit yapıldığı gerekçesi ile reddedilmiştir. Mahkemece, keşif yapılarak bilirkişilerden rapor alınmadan, sadece davacı tarafın istemi ile yapılan tespit sonucu düzenlenen raporla yetinilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda mahkemece keşif yapılarak taraf delilleri de değerlendirilmek suretiyle bilirkişilerden zarar miktarının belirleneceği denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.