YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/37
KARAR NO : 2013/1483
KARAR TARİHİ : 05.02.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.01.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne dair verilen 30.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı … vekili ve duruşmasız olarak temyizi davalı … vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 02.10.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı … vekili Av. … geldi başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklaması dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. 09.10.2012 günlü mahalline iade kararı sonrası bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalı (anne) …’a verdiği borç paralar ile diğer davalı (kızı) … adına dava konusu 269 ada 1061 parselde bodrum kat, 3 nolu bağımsız bölümün satın alındığını, davalı …’nun kendine olan borcunu ödemeyip, 02.07.2008 tarihli “taahhütname” başlıklı belge ile davacıya olan borcunu ödemediği takdirde dava konusu dairenin davacıya verileceğini (devir edileceğini) taahhüt ettiğini belirterek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, ikinci kademede 51.000 Euronun davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 02.07.2008 tarihli “taahhütname” başlıklı belgenin BK’nun 110. maddesince üçüncü kişinin edimini taahhüt niteliğinde olduğu ve davalı …’nun taahhüdünü yerine getirmek zorunda bulunduğu gerekçesiyle davanın tapu iptali ve tescil yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili ile davalı … vekili temyiz etmiştir.
Üçüncü kişinin edimini taahhüt sözleşmelerinde taraflar, üçüncü kişinin edimini taahhüt eden ve lehine taahhütte bulunulan kimsedir. … taahhüt edilen üçüncü kişi yapılan sözleşmede taraf olmamaktadır. Bunun sebebi ise hiç kimsenin temsil ilişkisi dışında bir sözleşme ile üçüncü bir kişiyi borç altına sokamamasıdır. Üçüncü kişinin edimini taahhütte, taahhüt eden bir başka kimseyi borç altına sokamamakta, yalnızca üçüncü kişinin belirli bir edimde bulunacağı hususunda bir garanti vermekte ve bu surette kendisi borç altına girmektedir.
Temsil ise; başkasının nam ve hesabına işlem yapmak demektir. Başkasının nam ve hesabına işlem yapmak yetkisi ise “temsil yetkisi” olarak bilinir. Temsil ilişkisinde daima üçlü bir durum vardır. Bu ilişki “temsil edilen-temsilci ve üçüncü şahıs” arasında kurulur. Temsilde hukuksal işlemin tarafları ile bunu yapanlar farklı farklı kişilerdir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Dosyada yer alan dava konusu 3 nolu bağımsız bölüme ait resmi senetten taşınmazın dava dışı … isimli kişiden 31.12.2004 tarihinde davalı … adına satış suretiyle tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının dayanağı 02.07.2008 tarihli “taahhütname” başlıklı belgede ise özetle, davalı …’ın davacıya olan borcunu en geç 2009 yılı nisan ayına kadar ödemediği takdirde dava konusu diğer davalı kızı … adına kayıtlı dairenin davacıya verileceği (devir edeceğimi/devir ettireceğimi) şeklinde taahhütte bulunduğu görülmektedir.
02.07.2008 tarihli “Taahhütname” davalı … tarafından, diğer davalı …’u temsilen yapılmamıştır. Başka bir deyişle, taahhütte bulunan davalı …, diğer davalının temsilcisi değildir.
Hal böyle olunca; davalı … ile davacı arasında hukuki bir ilişki bulunmadığı gibi, diğer davalı … ile davacı arasındaki hukuki ilişkinin de dışında bulunan davalı …’nin, 02.07.2008 tarihli taahhütname ile herhangi bir borç altına girmesi (sorumluluğu) söz konusu olamayacağından davalı … yönünden istemin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü doğru görülmemiştir.
Bu açıklamalar karşısında mahkemece yapılması gereken iş, davacının ikinci kademedeki tazminat istemi hakkında olumlu-olumsuz bir hüküm kurmak olmalıdır.
Açıklanan bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 990 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, 05.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.