YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3487
KARAR NO : 2013/5227
KARAR TARİHİ : 04.04.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.11.2011 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukuku nedeniyle elatmanın önlenmesi ve ağaçların kesilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalıya ait 383 ada 129 (eski 383 ada 21) parsel sayılı taşınmazdaki ağaçların 383 ada 26 parsel sayılı taşınmazına gölge yapmak suretiyle zarar verdiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesini ve ağaçların kesilmesini istemiştir.
Davalı, ağaçların davacıya ait taşınmaza zararının bulunmadığını ve 383 ada 129 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 383 ada 129 (eski 383 ada 21) parsel sayılı taşınmazda bilirkişi raporunda 4 numaralı olarak işaretlenen ağacın kesilmesi suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir.
Anılan kanunun taşınmaz mülkiyet hakkının kısıtlamalarını düzenleyen “komşu hakkı” bölümünde yer alan TMK’nun 740. maddesi, başkasının mülküne geçip zarar veren dal ve köklerin, zarar gören mülk sahibi tarafından kesilebileceği hükmünü içermektedir. Bu madde ile mülkiyetin aşkın kullanımına kısıtlama getirilmiştir. Mülk sahibi bu hakkını kendisi kullanabileceği gibi bu zararın mahkeme aracılığıyla da giderilmesini isteyebilir.
Somut olayda, dava konusu 383 ada 129 (eski 383 ada 21) parsel sayılı taşınmazda davalıdan başka Ömer Kayıkçı’nın da paydaş olduğu ve davada davalı olarak yer almadığı görülmüştür. Elatmanın önlenmesi ve kal davalarında verilecek karar tüm paydaşların hukukunu etkileyeceğinden tüm paydaşların davada usulünce davalı olarak davada yer almaları gerekir.
Mahkemece, paydaş Ömer Kayıkçı’nın davadan davalı olarak yer alması sağlanmadan ve taraf teşkili yapılmadan işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 04.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.