Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/3470 E. 2013/5180 K. 03.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3470
KARAR NO : 2013/5180
KARAR TARİHİ : 03.04.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.05.2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalının sınıra yakın şekilde ağaç dikmesi nedeniyle 1805 parsel sayılı taşınmazda bulunan evin zarar gördüğünü belirterek ağaçların kesilmesini istemiştir.
Davalı, ağaçların davacı taşınmazına zarar vermediğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi isteğine ilişkindir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir
TMK’nın 740. maddesi, başkasının mülküne geçip zarar veren dal ve köklerin, zarar gören mülk sahibi tarafından kesilebileceği hükmünü içermektedir. Malikin kendi taşınmazı üzerine diktiği ağaçların dalları ve kökleri komşunun taşınmazına geçip zarar verdiği takdirde, ikaz üzerine münasip bir müddet içerisinde bu dal ve köklerin kesilmesi gerekir. Malik tarafından kesilmediği takdirde, komşunun bu dal ve kökleri kesip zaptetmek hakkı doğar.
Ancak davalının kendi taşınmazı içerisine diktiği ağaçların, ileride devrilerek davacının taşınmazındaki eve zarar vereceği iddiası ile açılan davaların reddi gerekir. Uzun zaman sonra doğacak muhtemel zararlar için mülkiyet hakkının kısıtlanması, mülkiyetin genel kurallarına ve bizzat Medeni Kanunun 737. maddesi hükmüne ters düşer.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya içerisinde bulunan 12.10.2012 tarihli ziraat bilirkişisi raporunda davalının kendi taşınmazına diktiği ağaçlarının ileride davacı taşınmazına zarar vereceği belirtilmiştir. Somut zarar henüz gerçekleşmeden, muhtemel zarar nedeniyle komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istenemez. Davalı tarafından dikilen ağaçlar nedeniyle henüz gerçekleşmiş bir somut zararın bulunmadığından mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 03.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.