Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/3279 E. 2013/6529 K. 02.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3279
KARAR NO : 2013/6529
KARAR TARİHİ : 02.05.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.03.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraflarca istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava ve birleştirilen dava, 5501 parsel sayılı taşınmazın öncesinin mera olduğu iddiasına dayalı tapu iptali ve hazine adına tescili istemine ilişkindir.
Davalılar ile birleştirilen davanın davalısı …, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup; hükmü davacı Hazine vekili, asıl davanın davalıları ile birleştirilen davanın davalısı … temyiz etmişlerdir.
Dava konusu taşınmazların öncesinin 191411 m2 olan 3715 parsel sayılı taşınmaz olduğu, yapılan kadastro çalışmaları sırasında 3715 sayılı parselin 151037 m2’lik kısmının davalılar ve murisleri adına tespit görüp tespitin kesinleşmesiyle tapuda adlarına tescil edildiği, geriye kalan 40375 m2’lik alanın 5501 sayılı mera parseli olarak Safra Köyü kullanımına terk edildiği sabittir.
Küçükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/1158 esas 1999/322 karar sayılı dava dosyasında; 5501 parsel sayılı taşınmazın mera olup mera siciline yazılması hususunda hüküm kurulduğu, hükmün Yargıtay denetiminden geçerek 31.10.2000 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya arasındaki tapu kayıtlarına göre; 5501 sayılı mera parselinin 10145 ve 10146 sayılı parsellere ifraz gördüğü, 10145 parsel sayılı taşınmazın imar görerek 478 ada 11-12, 629 ada 25, 641 ada 15, 643 ada 24 ve 644 ada 16
sayılı parselleri oluşturduğu, davacının dava dilekçesiyle 5501 sayılı parselin ifrazıyla ve imarla oluşan bu parsellere ilişkin olarak tapu iptali ve Hazine adına tescil isteminde bulunduğu görülmüştür.
Ancak, 8.6.2004 tarihli ve 5178 sayılı Yasa ile 4342 sayılı Mera Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmış ve eklenen geçici 3.madde ile “Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik olarak mümkün olmayan yerlerin tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescilleri yapılır. Ancak ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların dava konusu olup olmadığına bakılmaksızın ücretsiz olarak tescilleri aynen ipka edilir. Hazine adına tescil edilmesi gerekirken gerçek veya tüzel kişilere tescil edilmiş taşınmazlara ilişkin açılan davalardan, emlak ve rayiç bedellerinin toplamının yarısı üzerinden taşınmazların halen maliki olan kişilerce Hazineye bedelinin ödenmesi kaydıyla vazgeçilir. Evvelce açılan davalarda Hazine lehine kesinleşen kararlara konu taşınmazların tapuları aynı esaslara göre önceki maliklerine veya kanuni mirasçılarına devredilir” hükmü getirilmiştir.
Yukarıya aynen alınan madde hükmünden anlaşılacağı üzere; 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinin uygulanacağı taşınmazlar, öncesi mera iken yasanın öngördüğü koşulların gerçekleşmesi sebebiyle aslında Hazine adına tescili gereken veya Hazine adına tescili gerekirken gerçek veya tüzel kişiler adına tescil edilecek taşınmazlardır. Başka bir anlatımla 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesi hükmü, belediye adına tescil edilerek belediyenin özel mülkü haline gelen taşınmazlara uygulanamaz.
Bir yörede 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesine göre işlem yapılabilmesi için;
a) Mera, 4342 sayılı Kanunun geçici 3. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 03.05.2005 tarihi itibariyle belediye ve mücavir alan sınırları içersinde bulunmalıdır. Zira bu tarih itibariyle köy sınırları içerisinde bulunan veya bu tarihten sonra belediye ve mücavir alan sınırları içerisine alınan meralarda bu madde hükümlerinin uygulanma olanağı yoktur.
b) Mera, 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşmiş imar planı içersinde kalmalıdır. Bu tarihten sonra imar planı içerisine alınan veya imar planı bulunmayan yerlerdeki meralarda bu madde hükmü uygulanmaz. Yasa hükmünde geçen “imar planından” maksat ise, her türlü ölçekteki plan yani nazım, uygulama veya mevzi imar planlarıdır.
c) Meranın yerleşim yeri olarak işgal edilmesi yani bu şekilde kullanılması durumunun da 01.01.2003 tarihinden önce mevcut olması gerekir. Bu tarihten sonra işgal edilerek yerleşim yeri olarak kullanılan meralarda bu
madde hükmü uygulanamaz. Bu maddenin uygulanmasında “yerleşim yeri” kavramı konut, konaklama, turizm, sanayi, askeri v.b. amaçlar için kullanılmak üzere planlanarak yapılaşmış veya eskiden beri bu amaçlarla kullanılan şehir, kasaba ve beldelerin üzerinde yapılaşma bulunan yerleşim alanlarını ifade etmektedir.
d) Diğer bir koşul da meranın mera niteliği ile kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunmamasıdır.
Yukarıda belirtilen şartların varlığı duraksamasız saptanmadan belediye ve diğer kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş meraların mülkiyeti bu kurum ve kuruluşlara bırakılamaz. Bu gibi yerler yasa uyarınca Hazine adına tescili gereken yerler olacağından, mahkemece 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi koşullarının varlığı veya yokluğu üzerinde yeterince durulmalıdır.
Somut olaya gelince; mahkemece öncelikle dava konusu taşınmazlar bakımından 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ile birleştirilen davanın davalısı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, davacı Hazine’nin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 02.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.