YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3007
KARAR NO : 2013/4887
KARAR TARİHİ : 29.03.2013
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 16.02.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R
Dava iki adet taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan (ortaklardan) biri veya bir kaçı diğer paydaşlara (ortaklara) karşı açar. HMK’nun 27. maddesi hükmü uyarınca, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasının 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsurudur. Bu itibarla, paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Somut olaya gelince;
Mahkemece, 24 bağımsız bölüme ilişkin dava bu taşınmazla ilgili kira sözleşmesi bulunması ve sözleşmesinin henüz süresinin bitmemiş olması nedeniyle reddedilmiştir. 15.07.2011 tarihli ve 3 yıl süreli bu kira sözleşmesine 1/3 pay sahibi olan davalı katılmamıştır. Bu durumda kira sözleşmesi tüm paydaşlar tarafından imzalanmadığı için sözleşmesinin şüyuu idame mükellefiyeti sözleşmesi olarak kabulü mümkün değildir. Başka bir deyişle dava konusu taşınmaza ilişkin bir paydaş tarafından imzalanan kira sözleşmesinin ortaklığın giderilmesi davasının görülmesine engel olmayacağından bu parsele ilişkin davanın reddi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, 14 bağımsız bölüm sayılı taşınmaza ilişkin ortaklığın giderilmesine karar verilmesi doğru ise de, satış bedelinin tapudaki paylar, mirasçılık belgesi ve resmi senet dikkate alınarak yapılmasına denmesi hükmün infazında tereddüte sebep olacaktır. 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Dava konusu 14 bağımsız bölüm sayılı taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde bu taşınmaza davacı ve davalının paylı malik olduğu görülmektedir. Mahkemece atıfta bulunulan ve paylaşımda dikkate alınması gerektiği belirtilen … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/199 esas 2011/263 karar sayılı mirasçılık belgesi ise tarafların murisi …’a ait olup bu şahıs dava konusu taşınmazda pay sahibi değildir. Ayrıca bu şahsın tapu kaydında geçmeyen … adlı bir mirasçısı daha vardır. Bu sebeple mahkemece tapu kaydındaki paylara göre satış bedelinin paylaştırılmasına karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin ve davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 29.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.