YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2610
KARAR NO : 2013/3942
KARAR TARİHİ : 18.03.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 06.10.2011 gününde verilen dilekçe ile sağlığa zarar verdiği iddiası ile davalı GSM şirketine ait baz istasyonunun kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … Genel Müdürlüğü A.Ş. vekili ve davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, sağlığa zarar verdiği iddiası ile davalı GSM şirketine ait baz istasyonunun kaldırılması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı … Genel Müdürlüğü A.Ş. vekili ve davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Bu tür davaların Türk Medeni Kanununun 737. maddesi gereğince komşuluk hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden adli yargıda görülmesi gerekir.
Baz istasyonları, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 37. maddesi gereğince BTK tarafından bu konuyu düzenleyen Yönetmelikteki yer, ölçü ve limit değerlere göre verilen güvenlik sertifikası gereğince kurulan, günümüzde haberleşme ve iletişimin sağlanmasında önemli bir yeri olan, genel olarak alıcı/verici antenleri sayesinde elektromanyetik dalgaları (sinyalleri) alma ve gönderme işlemi yapan sistemlerdir. Konuşmanın az olduğu kırsal alanlarda 35 km’lik, konuşma trafiğinin daha yoğun olduğu şehir merkezlerinde ise 1-2 km’lik bir mesafe içinde hizmet verebilen, çıkış güçleri oldukça düşük olan cihazlardan oluşmaktadır.
2013/2610-3942 -2-
Ulaşılan son teknolojik gelişmelere göre, telefonla haberleşme ve iletişimin sağlıklı ve verimli olarak gerçekleştirilebilmesi için baz istasyonlarının bal peteği benzeri hücresel bir yapıda ve her bir peteğin içinde de en az bir baz istasyonu bulunacak şekilde kurulması zorunludur. Her bir istasyon kapasitesi itibariyle belirli sayıda abonenin haberleşmesini sağlayabileceğinden nüfusun yoğun olduğu yerleşim merkezlerinde daha çok sayıda baz istasyonu kurulması gerekmektedir. Şehirlerin dışına çıkartılmaları halinde hücresel yapı bozulacağından haberleşme ve iletişimin sağlanabilmesi için gerek baz istasyonlarından abonelere gerekse abonelerden baz istasyonlarına karşılıklı olarak gereğinden çok yüksek elektromanyetik dalgalar gönderilmek zorunda kalınacak, toplum sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir.
Diğer taraftan, 05.11.2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve bu kanun gereğince çıkartılan yönetmelik uyarınca baz istasyonlarının sağlığa zarar vermeyecek şekilde; nerede, nasıl, hangi ölçü ve limitler dahilinde kurulacağını belirleme ve kurallarını koyma işlemleri, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığının (BTK) görev ve yetkisindedir.
İnsan sağlığına etkileri konusunda başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere, Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu (ICNIRP), Elektrik Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) gibi bir çok uluslararası kuruluşun yapmış oldukları çalışmaların neticesinde bir takım sınır değerler belirlenmiştir. BTK tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikte de …’de geçerli olacak sınır değerleri; …, ICNIRP ve Avrupa Birliğinin kabul ettiği değerin yaklaşık ¼ ü olarak kabul edilmiştir.
Sağlığa zarar verdiği iddiası dışında baz istasyonlarının sertifikada belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olarak kurulmadığı, başlangıçta uygun kurulsa dahi sonradan sertifikadaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesi ile kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların ilgili mevzuat gereğince BTK’ya yapılması gerekmektedir. Bu kurumun uygulamalarına ve kararlarına karşı da idari yargıda dava açılmalıdır. Keza davacı, baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğunu iddia ediyorsa, idari yargıda idareye karşı yönetmeliğin iptali davası açması gerekir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan hallerde elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için, kural olarak bir zararın doğmuş olması gerekir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise bu hak kullanılabilir. Bu nedenle baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği/verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik olarak etkilenildiği/etkilenileceği vs. şeklindeki
2013/2610-3942 -3-
kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddialarla açılan davaların dinlenmesi mümkün değildir.
Somut olaya gelince;
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere ve özellikle Elektrik-Elektronik Mühendisi Bilirkişi Yrd. Doç. Dr. Çetin Kurnaz tarafından düzenlenen 19.07.2012 tarihli raporda dava konusu “sektör 3” olarak gösterilen baz istasyonunun davacıya ait bağımsız bölümün güvenlik mesafesi içinde olduğunun anlaşılmasına göre davalıların 3 no’lu sektörün kaldırılmasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Ancak, mahkemece yapılan araştırmalar ve mahallinde yapılan keşif sonucu dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre “sektör 1” ve “sektör 2” olarak gösterilen baz istasyonlarının limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olarak kurulduğu ve işletilmekte olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca baz istasyonlarının kararın gerekçesinde belirtilen soyut değerlendirmeler dışında davacının sağlığına zarar verdiği bilimsel delillerle de kanıtlanmamıştır. Bu nedenle “sektör 1” ve “sektör 2” ile ilgili davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 1 numaralı bent uyarınca davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bent uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 18.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.