Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/2591 E. 2013/3966 K. 18.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2591
KARAR NO : 2013/3966
KARAR TARİHİ : 18.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.03.2012 günlerinde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacıya ait 103 ada 39 parsel sayılı taşınmaz yararına, davalılara ait 103 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar ise duruşmaya katılmadığı gibi beyanda da bulunmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne, davalılara ait 103 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlardan, davacıya ait 103 ada 39 parsel sayılı taşınmaz yararına uzman bilirkişi … tarafından düzenlenen 15.10.2012 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfleri ile gösterilen bölümlerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olaya gelince; uzman bilirkişi tarafından düzenlenen 15.12.2012 tarihli rapor ve krokisinde dava konusu 103 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki tescil harici bırakılan yer dere olarak gösterilmiş ise de dosya içindeki 15.03.2012 tarihli pafta örneğinde bu yerin dere olduğuna ilişkin herhangi bir belirtme bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlen raporda da sözü edilen yerin dere olduğuna ilişkin gözlem de mevcut değildir. Bu yerin kadastrol yol veya kuru dere niteliğinde olması halinde uzman bilirkişi rapor ve krokisinde dava konusu 103 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde (A) harfi ile gösterilen yerden geçit hakkı kurulması yeterli olacak, ayrıca devamındaki 103 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinden batıdaki kadastrol yola ulaşacak şekilde geçit hakkı kurulmasına gerek kalmayacaktır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ve saptanan eksiklikler gözetilerek yeniden yapılacak inceleme ve değerlendirme ile oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.