Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/2235 E. 2013/3950 K. 18.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2235
KARAR NO : 2013/3950
KARAR TARİHİ : 18.03.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.09.2011 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tecil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Davalı, taşınmazın fiilen taksim edilmiş şekliyle kullanıldığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili, davacının paydaş olduğu 1653 parsel sayılı taşınmazdan davalının 07.04.2011 tarihinde satın aldığı payın önalım hakkı nedeniyle iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. Maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi re’sen de dikkate alınması gereklidir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddine karar verilmelidir.

2013/2235-3950 -2-

Somut olaya gelince; davalı dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğini, her bir paydaşın kendi yerini kullandığını savunmuş, keşifte dinlenen davalı tanıkları da davalının bu savunmasını doğrular mahiyette beyanda bulunmuşlardır. Ancak bu konuda alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığından davalının taksim savunmasına ilişkin tanık anlatımları doğrultusunda taşınmazın kullanım biçimine ilişkin olarak bilirkişiye krokili rapor düzenlettirilerek, tanık anlatımlarının denetlenmesi bakımından tedavüllü tapu kayıtları da getirtilerek davacının ve diğer paydaşların kullandıkları yerlerin mevcut olup olmadığı belirlenmeli ve daha sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesi 18.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.