Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/16806 E. 2014/5176 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16806
KARAR NO : 2014/5176
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 18. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/09/2013
NUMARASI : 2011/807-2013/808

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.05.2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, taşınır üzerindeki ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı ile yarı yarıya malik oldukları 655 adet çalgı kolleksiyonu ile 135 adet aksesuarının satışı hususunda anlaşamadıklarını ileri sürerek ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu edilen çalgı kolleksiyonunun babasına ait olduğunu, davacının ise babasının boşandığı eski eşi olup çalgı kolleksiyonu üzerinde bir hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ile davalının murisi arasında menkul malların taksimine ilişkin sözleşme imzalandığı, bu sözleşmeye göre dava konusu taşınır malların davalının murisine kaldığı ve davalıya da murisinden intikal ettiği, davacının mevcut bir payının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 165/2. maddesi gereğince, bir davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması başka bir davanın veya idari makamın çözümüne bağlı ise mahkemenin, ilgili tarafa görevli mahkemeye veya idari makama başvurması için uygun bir süre vereceği, bu süre içinde görevli mahkemeye veya idari makama başvurulmadığı takdirde, ilgili taraf bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas dava hakkında karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Kural olarak taşınır malların ortaklığının giderilmesinde malı elinde bulunduran onun maliki sayılır. Zilyed olmayan paydaşın dava konusu taşınırlar üzerinde hak iddia etmesi halinde hakkı bulunduğunu kanıtlaması için görevli mahkemede dava açmak üzere süre verilmesi gerekir. Dava açma külfeti malı elinde bulundurmayan ve taşınırlar üzerinde hak iddia eden tarafa aittir. Bu süre içerisinde dava açılırsa sonucun beklenmesi, açılmaz ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
Somut olayda; davacı, davalı tarafından kiralanan taşınmazda muhafaza edilen çalgı kolleksiyonu ve aksesuarlarının yarısının kendisine ait olduğunu iddia etmiştir. Davalı taraf, babasından kendisine intikal ettiğini belirterek bu iddiaya karşı çıkmıştır. O halde, ortaklığın giderilmesi istenen taşınır mallların mülkiyeti taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Bu uyuşmazlığın giderilmesi sulh hukuk mahkemesinin görevi dışında bulunmakta olup mahkemenin bu uyuşmazlığı hallederek davanın reddine karar vermesi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince mahkemece, dava konusu edilen taşınır malların mülkiyetinin aidiyeti hususunda dava açılması için HMK’nın 165/2. maddesi uyarınca davacı tarafa süre verilmesi, dava açılması halinde dava sonucunun beklenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 17.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.