YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16791
KARAR NO : 2014/4642
KARAR TARİHİ : 08.04.2014
MAHKEMESİ : Ürgüp Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/07/2013
NUMARASI : 2013/93-2013/170
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.04.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmekle, tayin olunan 08.04.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil ve vekili Av. İ.. Z.. ile karşı taraftan davacı vekili Av. İ.. A.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, davalı ile aralarındaki 01.10.1997 günlü inanç sözleşmesinde davacının gönderdiği paralar ile satın alınıp davalı adına tescil edilecek taşınmazların davacının istemi halinde davacı adına tescil edileceğinin düzenlendiğini davacının birikimleriyle edinilerek davalı adına tescil edilen … ada 18, 663 ada 3, 663 ada 2 ve .. ada 2 sayılı parsellerin tapu kaydının davacıya devredilmediğini ileri sürerek, taşınmazların adına tescilini istemiştir.
Davalı, davacının dayandığı belgenin fotokopi olduğunu, taraflar arasında inanç sözleşmesi bulunmayıp noter vekaletnamesiyle yetki verildiğini, zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece kurulan hüküm infaza elverişli olmalıdır. Hüküm infazında duraksama ve şüphe uyandırmamalıdır.
6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi gereğince;
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı dava konusu taşınmazların adına tescilini talep etmiş, mahkemece, “davanın kabulüne” biçiminde hüküm verilmiştir. Hüküm fıkrası açık olmadığı gibi, şüphe ve tereddüt uyandıracak nitelikte olup, HMK’nın 297. maddesi ile bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, HMK’nın 297. maddesine aykırı biçimde hüküm fıkrası oluşturulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 08.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.