YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1653
KARAR NO : 2013/3490
KARAR TARİHİ : 08.03.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.05.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali, mera olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı köy tüzel kişiliği ve asli müdahil olarak yargılamaya katılan … tüzel kişiliği, dava konusu 427 parsel numaralı meranın kadim meraları olmasına rağmen kadastro tespiti ile davalı köyün merası olarak sınırlandırıldığını belirterek kendi köyleri adına sınırlandırılması isteminde bulunmuş; keşif sonrası asli müdahale istemlerinin bilirkişi raporu ve krokisinde (B) ile gösterilen yere ilişkin olduğunu belirtmişlerdir.
Davalı köy tüzelkişiliği, dava konusu yerin kadim meraları olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu meradan davacı ve davalı köyün müşterek yararlandığının ispat edildiğini fakat bu konuda istem bulunmadığından davacının davasının reddine, asli müdahilin isteminin kabulü ile dava konusu taşınmazın 24.06.2011 tarihli bilirkişi raporunda (B) ile gösterilen bölümünün tapu kaydının iptali ile müdahil davacı … merası olarak sınırlandırılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve davalı köy tüzelkişilikleri vekilleri temyiz etmişlerdir.
Dava, meranın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan
mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “…tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2- Davacının temyiz itirazlarına gelince; dava konusu yerin mera olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taşınmaz başında dinlenen mahalli bilirkişiler ve tanıklar, 427 parsel numaralı meranın bilirkişi raporu ve ekindeki krokide (A) ile gösterilen kısmından davacı ve davalı köy tüzelkişiliklerinin müştereken yararlanmakta olduklarını beyan etmişlerdir.
Dosya kapsamına göre, davacı köyün de dava konusu meranın (A) ile gösterilen kısmında müşterek yararlanma şeklinde de olsa kadim kullanma hakkının bulunduğu sabittir. Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazın (A) ile gösterilen bölümünden davacı ve davalı köy tüzel kişiliklerinin müştereken yararlanmasına imkan tanıyacak şekilde davalı köyün müşterek kullanıma vaki elatmasının önlenmesine karar verilmesi gerekirken istem bulunmadığından bahisle davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davacı tarafa yatırana iadesine, 08.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.