YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16512
KARAR NO : 2014/1976
KARAR TARİHİ : 17.02.2014
MAHKEMESİ : Çan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2012/303-2013/248
Davacı tarafından, davalı aleyhine 10.12.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkı sebebiyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, .. ada .. parsel sayılı taşınmazda paydaş bulunduğunu, taşınmazın diğer paydaşı R.D.’un 1/2 payını 17.10.2012 tarihinde davalıya satarak devrettiğini, satışın noter vasıtası ile davacıya bildirilmediğini öne sürerek davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Davalı, dava dışı R. D.’un dava konusu taşınmazdaki payını eşi olan davalıya bağışladığını, ayrıca taşınmazda iki katlı ev bulunduğunu ve evin fiilen taksim edilerek kullanıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalı ile satıcının karı koca olduğu, tapudaki işlemin gerçek bir satış olmayıp bağış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.
Paylı mülkiyet halindeki taşınmazın paydaşı payını karı-kocaya evlada veyahut akrabaya temlik ederse şeklen satış olarak gösterilen bu aktin gerçekte satış olmayıp miras hakkına bağlı veya hibe gibi maksada yönelik işlem olduğu iddia ve ispat edilirse önalım hakkının ileri sürülemeyeceği 27.03.1957 günlü ve 12/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça belirtilmiştir. Bu yöndeki savunmanın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararı sözleşmede taraf olan kişinin işlemde muvazaa savunmasında bulunamayacağı kuralının bir istinasıdır.
Ayrıca, önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince, pay devralan davalı M.. D.. ile pay devreden dava dışı R.D.’un karı koca olduğu dosya içerisindeki aile nüfus kayıt örneğinden anlaşılmıştır. Ancak davalı ile satıcının karı koca olması tek başına 1957 tarih ve 12/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanması için yeterli olmayıp bu savunmanın diğer delillerle de desteklenmesi gerekir. Mahkemece davalının savunması ve yukarıda belirlenen ilkeler doğrultusunda delillerin toplanması, öncelikle yapılan temlikin satış mı, bağış mı olduğunun belirlenmesi, bağış olmadığı sonucuna varılması halinde ise fiili taksim olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durularak gerektiğinde uzman bilirkişi marifetiyle mahallinde keşif yapılması, tarafların gösterdikleri tanıkların keşif yerinde dinlenmesi, taşınmazın fiilen taksim edilip edilmediğinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 17.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.