YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16161
KARAR NO : 2014/1969
KARAR TARİHİ : 17.02.2014
MAHKEMESİ : Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/07/2005
NUMARASI : 1998/250-2005/723
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.04.1998 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.07.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Ömer kayyımı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Bir kısım davalılar, taşınmazlarının satılmasını istemediklerini, taksim edilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın ortaklığının satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Ömer kayyımı vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan (ortaklardan) biri veya bir kaçı diğer paydaşlara (ortaklara) karşı açar. Davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. HMK’nun 27. maddesi hükmü uyarınca, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu nedenle paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazda “Hüseyin”in paydaş olduğu ancak hükme esas alınan Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 02.07.2004 tarihli ve 2003/182-2004/424 sayılı veraset ilamında adı geçen, nüfus kaydı bulunmayan ve bir kısım davalılar murisi olan Hüseyin ile tapu maliki Hüseyin’in aynı kişi oldukları konusunda kuşku bulunmaktadır. Bu kişinin tapu kaydında malik görünen kişi ile aynı şahıs olup olmadığı araştırılmamıştır.
Bu bakımdan tapu kaydındaki adı geçen paydaş Hüseyin’in davalılar murisi Hüseyin olduğuna ilişkin davalılarca tespit davası açılmak üzere davalı tarafa süre verilmeli ve bu dava sonunda alınacak karara göre taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, taşınmazda paydaş olan F. M.’in mirasçılarından T.. K.. ve N. D.’nin yargılama sırasında vefat ettiği, karardan sonra dosyaya ibraz edilen mirasçılık belgelerinden anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davalılar T.. K.. ve N. D.’nin mirasçılık belgelerinde adı geçen tüm mirasçılarına usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğ olunması ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Ömer kayyımı vetilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma kararının niteliğine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 17.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.