Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/16037 E. 2014/4037 K. 25.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16037
KARAR NO : 2014/4037
KARAR TARİHİ : 25.03.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 5. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2013
NUMARASI : 2012/1568-2013/479

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 24.06.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ile sözleşmenin kısmen iptali istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen 16.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı K.. K.. vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 25.03.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. H.. E.. ile karşı taraftan davacılar vekili Av. O.. K.. E.. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar, davalı K.. K.. ile düzenledikleri sözleşmeler uyarınca iki adet bağımsız bölümü satın aldıklarını, edimlerini yerine getirdiklerini, davalının sözleşmenin 9. maddesindeki hakkını kötüye kullanarak taşınmazların tapu kayıtlarını devretmediğini ileri sürerek, taşınmazlarda kat mülkiyeti kurularak adlarına tescilini ve taraflar arasındaki sözleşmenin tescile engel ilgili bölümlerinin iptalini istemişlerdir.
Davalı, taşınmazın ihbar olunan bankaya satıldığını, bankanın tescil isteminde bulunabileceğini, taşınmaz bedellerinin davacılar tarafından ödendiğini ancak satış sözleşmesinin 9. maddesindeki edimlerin yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İhbar olunan banka da, davacıları ile düzenlenen finansal kiralama sözleşmesi uyarınca taşınmazın bedellerinin ödendiğini ancak anılan sözleşmesinin 32. maddesindeki yükümlülüklerin yerine getirilmediğini savunmuştur.
Mahkemece, davadaki tescil isteminin kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı K.. K.. vekili temyiz etmiştir.
Dava, kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bir sözleşme ahlaka, kamu düzenine ve yasaya aykırı hükümler taşımadığı sürece tarafları bağlar. Sözleşme geçerliliğini yitirmedikçe taraflar sözleşme hükümlerini bilmediğini veya yerine getirmek istemediğini ileri süremez.
Somut olayda, davalı yüklenici K.. K.. ile davanın ihbar edildiği A.. Finans Kurumu A.Ş. arasında satış sözleşmeleri yapılmıştır. Bu sözleşmelerin (9.2) maddesinde, “Hak sahibi olarak isimlendirilen ihbar olunanın, yürürlükteki mevzuat gereği tahakkuk eden veya sözleşmenin imzalanmasından sonraki dönemlerde yasal muvzuat gereği tahakkuk edecek olan KDV, v.b. sair vergi, resim, harç, tapu ve iskan raporu masrafları v.b. bilumum resmi makamlardan kaynaklanan yükümlülüklerden ayrıca sorumludur.” hükmü düzenlenmiştir. Bu sözleşmeyle taşınmazı devralan ihbar olunan banka hakkını noterde düzenlenen finansal kiralama sözleşmeleri ile davacılara devretmiştir. Davalının ihbar olunanan satış vaadi sözleşmesiyle yüklediği edimler ile aynı yönde yükümlülükler finansal kiralama sözleşmesinin 32. maddesinde de yer almıştır. Anılan bu sözleşmelerde, tüm edimler yerine getirildiğinde dava konusu taşınmazların davacılar adına tescil edileceği belirtilmiştir.
İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflar birbirine karşı hem alacaklı hem de borçludurlar. Bu tür sözleşmelerde, akdin ifasını isteyen taraf kendi edimini yerine getirmesi koşuluyla karşı tarafın edimini yerine getirmesini isteyebilir. 818 sayılı BK’nın mütekabil taahhüdatı ihtiva eden akitte, ifanın tarzı başlıklı 81. maddesi “Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akdin ifasını talep eden kimse, akdin şartlarına ve mahiyetine nazaran bir ecelden istifade hakkını haiz olmadıkça kendi borcunu ifa etmiş veya ifasını teklif eylemiş olmak lazımdır.” hükmünü taşımaktadır. Görülmükte olan davada, davacıların isteminin dayanağı ihbar olunan ile davalı arasındaki satış vaadi sözleşmesi ve davacılar ile ihbar olunan arasında noterde düzenlenen 09.11.2004 ile 22.11.2004 tarihli finansal kiralama sözleşmeleridir. Bu sözleşmeler uyarınca taşınmaz bedellerinin ödendiği tarafların kabulünde ise de, satış vaadi sözleşmesinin 9. Maddesinde davacılara yüklenen edimlerin yerine getirilip getirilmediği araştırılmamıştır.
Davacıların tescil isteminin kabulü için 818 sayılı BK’nın 81. maddesi uyarınca edimlerini yerine getirmiş olması gerekir. Bu nedenle, davacının edimlerini tam olarak yerine getirip getirmediği araştırılmalı edimlerini yerine getirdiği kanıtlandığında davanın kabulüne, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar bir yana bırakılarak eksik araştırmayla davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.