Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/15874 E. 2014/5011 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15874
KARAR NO : 2014/5011
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

MAHKEMESİ : Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/06/2013
NUMARASI : 2006/998-2013/326

Davacı tarafından, davalılar aleyhine asıl davada 28.11.2006, birleştirilen davada 27.11.2007 gününde verilen dilekçeler ile komşuluk hukukundan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı M.. T.. aleyhine açtığı asıl davada,.. ada 3 parsel üzerinde bulunan binanın davacıya ait olduğunu, komşu olan ve M.. T..’e ait olan 434 ada 23 parselde bina inşaası sırasında yapılan kazı ve hafriyat çalışması sırasında, kot farkı sebebi ile davacıya ait binanın zarar gördüğünü, oturulamaz hale geldiğini belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacı vekili, birleştirilen davasında .. ada .. parselde yapılan binada kat mülkiyeti kurulduğunu ve M.. T.. tarafından tamamının satıldığını belirterek yeni malikler ile idari denetim sorumluluğunu yerine getirmeyen K.. Belediyesine karşı aynı olay sebebi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, asıl davanın davalısı M.. T..’in dava konusu taşınmazı davadan önce sattığı anlaşıldığından asıl davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine; birleştirilen davada kira bedeline ilişkin maddi tazminat isteği ile manevi tazminat isteminin reddine, davacıya ait binada oluşan zararın bilirkişi raporları ile tespit edilen 26.986,00 TL karşılığının birleştirilen davanın davalılarından müteselsilen tazminine karar verilmiştir.
Hükmü, birleştirilen davanın davalılarından Kızılpınar Belediyesi, A.. Y.., M.. B.., Y.. B.., A.. K.., S.. H.., H.. Ç.., C.. K.. temyiz etmiştir.
1) Davalılar A.. Y.., M.. B.., Y.. B.., A.. K.., S.. H.., H.. Ç.., C.. K.. temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
TMK’nın 683. maddesindeki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ila 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ila 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve tazminat davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi ve tazminat davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir.
Somut olayda; dava konusu zararın oluşmasına sebebiyet veren 434 ada 12 parsel üzerindeki binanın inşaası sırasındaki hafriyat ve kazı çalışması asıl davalı M.. T..’in malik olduğu zamanda gerçekleşmiştir. Davacının, zarara sebebiyet veren eylemin birleştirilen davanın davalılarının malik olduğu dönemde gerçekleştiğine yönelik iddiası da yoktur. Zarar doğrucu olayın meydana geldiği sırada mülkiyet hakkına kim sahipse TMK’nın 737. vd. maddeleri uyarınca zarardan sorumludur. Mülkiyet durumu değişse de sorumlu değişmez. Bu duruma göre dava konusu zarardan, zarara sebebiyet veren eylem zamanında malik olan asıl davanın davalısı M.. T.. sorumlu olduğu halde zararın binaya daha sonradan malik olan birleştirilen davanın davalılarından tazminine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2) Davalı Kızılpınar Belediyesi vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırları” başlıklı 2. maddesinin (a) bendinde idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaati ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, (b) bendinde de idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklara muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari yargının görev alanı içinde sayılmıştır.
Davacı davalı belediyenin hafriyat ve kazı çalışmasına engel olmadığı gerekçesi ile zarardan sorumlu olduğunu belirtmiştir. Davacının talebi İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi anlamında idari yargının görevi alanına giren idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakkının muhtel olması niteliğinde olduğundan davanın görülme yeri idari yargıdır.
Mahkemece, açıklanan bu husus gözetilerek yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 14.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.