Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/15676 E. 2014/2815 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15676
KARAR NO : 2014/2815
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2013
NUMARASI : 2010/198-2013/431

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.03.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen 19.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Davacı, 04.10.1985 tarihli 3645 sayılı tapu tahsis belgesine ve 06.05.2008 tarihli 950 sayılı encümen kararı ile yapılan satışa dayanarak dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı İ.. B.. vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava kabul edilmiş, imar uygulamasıyla 6932 ada 8 parsel sayısını alan 332 m2 yüzölçümündeki taşınmazdaki 293/332 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
-İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
-Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
-Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
-Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Davacı, dava konusu taşınmazda 63 m2 yerin 2981 sayılı İmar Affı Kanunu uyarınca hak sahibine tahsis edildiğini, tahsis edilen taşınmazı 04.04.1994 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle temlik aldığını, 06.05.2008 tarihli 950 sayılı encümen kararı ile ise dava konusu taşınmazda 239 m2 yeri 83650,00 TL bedeli karşılığında satın aldığını belirterek taşınmazın tapusunun iptal edilerek adına tescilini istemiştir.
5393 sayılı Belediyeler Kanununun 18/e maddesine göre “taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması halinde tahsisin kaldırılmasına, üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi 30 yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı ayni hak tesisine karar vermek” belediye meclisinin görevleri arasındadır. Taşınmaz satım konusunda belediye meclis kararı olmadan veya belediye meclisi bu konuda işlem yapmak üzere belediye encümeni ya da belediye başkanına yetki vermeden mülkiyeti belediyeye ait bir taşınmazın satışı ve satış ihalesi geçerli olmaz. Mahkemece değinilen bu husus üzerinde durulmamıştır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. 2981 sayılı İmar Affı Kanunu
uyarınca hak sahibi olunduğu iddiası ile dava açılabilmesi için 2981 sayılı Yasa hükümleri gereğince davacı adına düzenlenmiş bir tapu tahsis belgesi bulunması, ayrıca tescile karar verilebilmesi için de, yukarıda belirtilen koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. 22.11.2010 tarihli bilirkişi raporunda; davacının taşınmazı tahsis sahibinden satış vaadi sözleşmesi ile temlik aldığı hususu gözardı edilerek, davacı İçin 2981 sayılı Kanundan yararlanıp yararlanamayacağı hususu araştırılmıştır. Oysa 2981 sayılı Kanunun 13/a hükmüne göre, arsa tahsis edilecek kimsenin kendisi dışında eşi, varsa reşit olmayan çocuğu yönünden araştırma yapılması gerekmektedir. Davacının bayii yönünden bu husus araştırılmamış, bilirkişi kurulu raporu bu yönüyle eksik inceleme va araştırmaya dayalı hazırlanmıştır.
Ayrıca; davalı Belediyeden dava konusu taşınmazın satışı konusunda meclis kararı bulunup bulunmadığı, meclis kararı varsa meclisin satışa ilişkin belediye encümenine veya belediye başkanına yetki verip vermediği sorulup saptanmamıştır.
Bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli için öncelikle davacının davasına dayanak olan hukuki sebeplerden ilki olan 04.10.1985 tarihli tapu tahsis belgesine dayalı olarak yukarıda açıklanan ilkeler ışığında inceleme ve araştırma yapılmalı, sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Davacının davasına dayanak hukuki sebeplerden ikincisi olan, 06.05.2008 tarihli 950 sayılı encümen kararı ile yapılan satış konusunda da davalı Belediyeden dava konusu taşınmazın satışı konusunda meclis kararı bulunup bulunmadığı, meclis kararı varsa meclisin satışa ilişkin belediye encümenine veya belediye başkanına yetki verip vermediği sorulup saptanarak, bu araştırma yapıldıktan sonra bu yöndeki talep hükme bağlanılmalıdır.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 04.03.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.