Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/15642 E. 2014/261 K. 07.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15642
KARAR NO : 2014/261
KARAR TARİHİ : 07.01.2014

MAHKEMESİ : Tercan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/06/2013
NUMARASI : 2011/114-2013/61

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.09.2009 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu 32 parsel sayılı taşınmaza ev ve ahır yapan davalının elatmasının önlenmesini, yapıların kal’ini ve ecrimisil istemiştir.
Davalı-karşı davacı, dava konusu taşınmazın tapu kaydında lehine muhdesat şerhi bulunduğunu, davanın reddini, iyiniyetli malik olduğunu belirterek TMK’nun 724. maddesi uyarınca taşınmazın adına tescilini savunmuştur.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, yıkım isteminin yıkım fahiş zarar doğuracağı nedeniyle reddine dair verilen kararın davalının temyizi üzerine Dairemizce özetle “…32 parsel sayılı taşınmazın 1/5 payının davacı H.. B.. adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan 02.09.2010 tarihli inşaat bilirkişi raporunda, taşınmazın ve kal’i istenen yapıların toplam değeri 10.149,05 TL olarak belirtilmiştir. Elatmanın önlenmesi istemli davalarda mahkemenin görevi taşınmazın değerine göre belirlenir. Elatmanın önlenmesi istemi yanında kal isteminin de bulunması halinde, müddeabih bu iki istemin değerinin toplamıdır. Davacı, elatmanın önlenmesi ve kal istemi ile ilgili davayı 29.07.2009 tarihinde açmıştır. Bu tarihte sulh hukuk mahkemeleri, dava değeri 7.080 TL’ye kadar işlere bakmakla görevlidir. Bu nedenle, dava konusu taşınmazların dava tarihindeki değeri dikkate alınarak, HUMK’nun 8/1 maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir..” gerekçesi ile bozulmuştur.
Dairemiz bozma ilamı doğrultusunda Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada; Mahkemece elatmanın önlenmesi ve yıkım istemlerinin kabulüne, ecrimisil talebinin feragat nedeni ile reddine, davalının temliken tescil isteminin reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere göre davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere Eşya Hukukunda muhdesattan, bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (Türk Medeni Kanunu m.722, 724, 729).
Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2. maddesi imkan sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.”
Bu tür bir hakkın zemin üzerindeki binanın veya ağaçların yok olması gibi bazı nedenlerle ortadan kalkacağı kuşkusuzdur. Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi hükmü gereğince de kaydın terkini kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlı olarak yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 1026. maddesi uyarınca terkin işlemi yapacak merci ise ilgili Tapu Müdürlüğüdür.
Ne var ki, bu tür bir belirtme Türk Medeni Kanununun 684. maddesine sınırlama getirerek muhdesat konusu ile arazinin bütünleşmesine engel olacağından, arazi sahibinin mülkiyet hakkını ileri sürerek ve muhdesat bedelini hak sahibine ödemesi suretiyle mahkemeden terkin talebinde bulunması olanaklıdır.
Somut olayda dava konusu taşınmazın tapu kaydında “üzerindeki kargir ev ve ahır C.. Y..’a aittir” şerhi bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davalının elatmasının yasaların koruduğu bir hakkın kullanılmasından kaynaklanmış olması sebebiyle ve davalı C.. Y.. vekilinin 11.04.2013 tarihli oturumda davayı mahkemece belirlenen muhdesat bedellerinden düşük olanının kendilerine ödenmesi koşulu ile kabul ettiklerini beyan etmiş olduğunun anlaşılmasına göre; Mahkemece muhdesat bedeli ödenmeksizin elatmanın önlenmesine ve muhdesatın kal’ine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı-karşı davacıya iadesine, 07.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.