YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15585
KARAR NO : 2014/2736
KARAR TARİHİ : 03.03.2014
MAHKEMESİ : Akşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/06/2013
NUMARASI : 2012/239-2013/260
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.04.2012 ve 20.02.2013 günlerinde verilen dilekçeler ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı Y.. S.. tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar, yola cephesi bulunmayan .. ada .., .. ve .. parsel sayılı taşınmazları lehine geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı Y.. S.., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 138 ada 17, 23 ve 24 parsel sayılı taşınmazlar yararına .. ada .., .. ve .. parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ve davalı Y.. S.. temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince; davacıların .. ada .., .. ve .. parsel sayılı taşınmazlarının yola cephesi bulunmadığından mutlak geçit ihtiyaçları vardır. Dosya içerisindeki pafta sureti ve bilirkişi raporuna göre .. ada .. ve … parsel sayılı taşınmazların yüzölçümlerinin aleyhine geçit hakkı kurulan .. ada .. ve .. parsel sayılı taşınmazların yüzölçümlerinden daha büyük olduğu anlaşılmaktadır. Geçit hakkı kurulması davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yüzölçümü daha büyük olan taşınmazlardan geçit hakkı kurulması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece 17 sayılı parsel yararına 24 sayılı parselin kuzeyinden ve .. parselin batısından .. parsel sayılı taşınmaz yararına .. parsel sayılı taşınmazın batısından ve 23 parsel sayılı taşınmaz için de yine .. parsel sayılı taşınmazın batısından geçit kurulup kurulamayacağı araştırılıp değerlendirilmemiştir. Bu nedenle 138 ada .. ve .. parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit kurulup kurulamayacağı konusunda yeniden değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de 5 numaralı seçenekten geçit hakkı kurulduğu halde bu seçenekte yer alan .. ada .. parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı getirtilmeden ve davalıların dışında malikleri varsa davada taraf gösterilmeden hüküm kurulması ve geçit bedellerinin yükümlü taşınmaz maliklerine ne şekilde ödeneceğinin hüküm sonucunda gösterilmemesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı Y.. S..’nun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 03.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.