YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15495
KARAR NO : 2014/1030
KARAR TARİHİ : 21.01.2014
MAHKEMESİ : Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/01/2013
NUMARASI : 2012/239-2013/57
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.08.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davalı F. B. yönelik davanın kabulüne, davalı Z.. Y..’a yönelik dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 29.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı Z.. Y.. vekili, davanın reddini savunmuş, diğer davalı F. B. vekili müvekkilinin taşınmaz payını iyiniyetle satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Z.. Y.. vekili ve F. B. vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkına konu payın dava sırasında bir başka kişiye veya satışı yapan paydaşa satılması halinde davacının 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi hükmü uyarınca seçimlik hakkı olduğundan, dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, dilerse davasını tazminata dönüştürerek davalı hakkındaki davasını devam ettirir. Bu nedenle davacıya seçimlik hakkını kullanması için süre verilmelidir. Önalım hakkına ilişkin payın satış yapan önceki paydaşa dönmesi davacının ilk satışla doğan önalım hakkını kullanmasına engel değildir.
Bu gibi hallerde ilk satış bedeli ile ikinci satış bedeli farklı ise davacının hangi satış bedelinden sorumlu olacağı önem kazanır. Önalım davası açıldıktan sonra davaya konu payı satın alan kimse, önalım davasının açıldığını bilerek kötü niyetle iktisap etmişse, davacı daha düşük ise ilk satış sözleşmesindeki satış bedeli ile, aksi halde son satış bedeli ile sorumludur. Davacının davayı yönelttiği kimsenin
kötüniyetli olduğunu iddia etmesi halinde bu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. İkinci satış fazla bedelle ilk satan paydaşa yapılmış ise o kimse ilk satışın tarafı olduğu için kötüniyetli olduğunun kabulü gerekir. Ayrıca kötüniyetin kanıtlanmasına gerek yoktur.
Somut olaya gelince; davalı Z.. Y.. aleyhine davacı tarafından süresi içerisinde önalım davası açılmasından sonra davalı Z.. Y..’ın satın aldığı payı F. B. 05.04.2011 tarihinde devrettiği anlaşılmıştır. Bu sebeple davacı tarafından yeni malik F. B. davaya dahil edilmiştir. Mahkemece yargılama sırasında dava konusu pay el değiştirdiğinden davacıya 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi hükmü uyarınca seçimlik hakkını kullanması konusunda süre verilmediği anlaşılmaktadır.
Ayrıca davacı tarafından davalı F. B. kötüniyetli olduğu belirtildiği halde bu konuda herhangi bir delil sunulmamıştır. Mahkeme kararında da davalı F.B. neden kötüniyetli sayıldığına dair herhangi bir gerekçeye yer verilmemiştir. Öte yandan bu konuda taraf tanıkları da dinlenmemiştir. Bu sebeple mahkemece, davacının seçimlik hakkını yeni malike karşı tapu iptali ve tescil davası olarak sürdürmek şeklinde kullanmak istemesi halinde davalı F. B. iyiniyetli olup olmadığı konusundaki taraf delillerinin toplanıp değerlendirilmesi gereklidir. Davacı tarafından davalı F. B. kötüniyetli olduğunun ispat edilememesi halinde davacı son satış bedeli ile sorumlu olduğundan bu tutarla birlikte tapu harç ve masraflarının depo edilmesi için kendisine uygun bir süre verilmelidir.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde davalı yatırana iadesine, 21.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.