YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15379
KARAR NO : 2014/2710
KARAR TARİHİ : 03.03.2014
MAHKEMESİ : Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/06/2013
NUMARASI : 2012/800-2013/334
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 15.03.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK’nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Kurulan geçit hakkının TMK’nın 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
6100 sayılı HMK’nın “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında açıklandığı üzere;
“Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.”
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297/2. maddesi gereğince;
“Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
Ve, “Hükmün yazılması” başlıklı 298/2. maddesi gereğince de;
“Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya gelince, tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli kararın farklı olduğu görülmüştür. Kısa kararda, “… A harfi ile gösterilen .. nolu parselden 209,29 m2 B harfi ile gösterilen .. nolu parselden 211,64 m2 lik yerden üç metre eninde olmak üzere davacıya ait .. ve .. nolu parseller lehine davalıya ait .. ve.. nolu parseller aleyhine geçit hakkı tesisi ile tapuya kayıt ve tesciline…” dendiği halde, gerekçeli kararda “… (B) harfi ile gösterilen Yavuzeli İlçesi, S.. Köyü, .. ada .. nolu parselden 211,64 m2 lik yerden davacıya ait Yavuzeli İlçesi, Saraymağara Köyü, 131 ada 66 ve 70 nolu parseller lehine davalıya ait .. nolu parsel aleyhine geçit hakkı tesisi ile tapuya kayıt ve tesciline…” dair hüküm kurulmuştur. Bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine 03.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.