Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/15147 E. 2014/1053 K. 22.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15147
KARAR NO : 2014/1053
KARAR TARİHİ : 22.01.2014

MAHKEMESİ : Soma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2013
NUMARASI : 2012/149-2013/127

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.04.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ve davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_

Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, taşınmazda fiili taksim yapıldığını ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; Dava konusu 88 parsel sayılı taşınmazda 1/4 pay sahibi malik C.. Ç.. 11.04.2012 tarihinde payını davalıya satmıştır. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan fen ve ziraat bilirkişi raporları ile duruşmada dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından dava konusu taşınmazı davacılar ve davalının taksim ederek kullandıkları anlaşılmaktadır. Tarafların ayrı ayrı kullandıkları yerler 21.11.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda gösterilmiştir. Bu durumda önceki malik zamanında bu kullanım şekline itiraz etmeyen davacıların önalım haklarını kullanmak istemeleri TMK’nın 2. maddesine aykırıdır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatıranlara iadesine, 22.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.