Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/15139 E. 2014/5197 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15139
KARAR NO : 2014/5197
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : Gülnar Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/05/2013
NUMARASI : 2012/160-2013/83

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.10.2012 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, maliki olduğu .. ada ..parsel sayılı taşınmazını davalıya ait .. ada ..parsel sayılı taşınmazdaki su kaynağı ile önceden beri suladığını, davalının suyu kullanmasına engel olduğunu belirterek davalının suya elatmasının önlenmesini ve dava konusu sudan 1/2 oranda kullanım hakkı verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu suyun müşterek olarak kullanıldığını, taşınmazların yüzölüçümüne göre 2/3 oranında kendisinin, 1/3 oranında ise davacının kullanabileceğini ayrıca davacının içme suyu olarak kullanmasına da rızası olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 756. maddesine göre; kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir.
Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yer altı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir.
Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir.
Uygulamada kaynak; “yer altı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer” olarak tanımlanmaktadır. Yer altı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yer altı suyu olarak kabul edilir.
Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz (TMK.md.756/3).
Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20. maddede sözü geçen tüzükte belirtilir (167 Sayılı Yer Altı Suları Kanunu 1-6. madde).
Somut olayda; mahkemece davacının dava konusu suyu kullanmasına davalının engel olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içerisinde bulunan 18.02.2013 tarihli fen bilirkişi raporuna göre dava konusu suyun dava dışı S.. K..’ya ait . ada.. parsel sayılı taşınmazdan çıktığı ve krokide yeşil renkle gösterilen arklarla davalının taşınmazından da geçerek davacıya ait taşınmaza ulaştığı görülmektedir. Davacı dava konusu su kaynağından 1/2 oranında kendisine kullanım hakkı verilmesini istemiş, davalı ise dava konusu suyu müşterek kullandıklarını ancak kendisinin daha fazla ihtiyacı olduğundan 2/3 oranında kendisinin 1/3 oranında ise davacının kullanmasının uygun olacağını belirtmiştir. Bu durumda taraflar arasında dava konusu suyun kullanım miktarı yönünden muaraza bulunmakta olup mahkemece suların en az olduğu dönemde de keşif yapılmamıştır.
Mahkemece taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi için suların en az olduğu dönemde mahallinde fen, ziraat ve jeoloji mühendisinin bulunduğu bilirkişi heyetiyle keşif icrası ile, dava konusu suyun debisi, niteliği tespit edilmeli, tarafların dava konusu suya ihtiyaçları başka su kaynaklarından da yararlanma imkanlarının bulunup bulunmadığı da gözetilerek saptanmalı, gerekirse tarafların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde infaza elverişli bir su rejimi kurulmaldır.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 17.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.