YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15053
KARAR NO : 2014/1967
KARAR TARİHİ : 17.02.2014
MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/06/2013
NUMARASI : 2010/376-2013/274
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.06.2010 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, taşınmazda fiili taksim bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazda fiili taksim bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, paydaş olduğu … parsel sayılı taşınmazın paydaşı olan dava dışı A. M. ve S. D.’ın davalıya devrettikleri payda önalım hakkını kullanmak istediğini ileri sürerek, taşınmazda davalı adına kayıtlı payın adına tescilini istemiştir.
Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Fiili taksimin varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, tarla niteliğindeki ..parsel sayılı taşınmazda davacı ve davalıdan başka dava dışı üçüncü kişiler adına da kayıtlı pay bulunmaktadır. Hükme esas alınan 29.03.2012 günlü bilirkişi raporunun eki krokide (C) ile işaretli bölümün ev ve sera olarak davalı; (A) ve (B) ile işaretli bölümlerin sera olarak dava dışı bir kısım paydaşlar tarafından kullanılmakta olduğu; (D) ile işaretli bölümün de boş olup davacıya ait kısım olduğu; ayrıca, zeminde kullanımı olmayan paydaşların bulunduğu da belirtilmiştir. Davalıya pay satan dava dışı A. M. ve S. D.’ın fen bilirkişi raporu eki krokide (C) işaretli olarak gösterilen dava konusu bölümü daha evvel kullandıklarına ilişkin kanıt bulunmamaktadır. Ayrıca (D) işaretli bölümün davacı tarafından zeminde fiilen kullanılan bir bölüm olduğu da kanıtlanamamıştır. Bu nedenle önalım hakkını kullanan davacının kötüniyetli olduğundan söz edilemeyeceğinden, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.