YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15016
KARAR NO : 2014/2009
KARAR TARİHİ : 17.02.2014
MAHKEMESİ : Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/05/2012
NUMARASI : 2010/122-2012/726
Davacı tarafından, davalı aleyhine 05.02.2010 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıya ait taşınmazda bulunan bitkilerin davacının deniz manzarasının kapanmasına neden olduğunu ve bitkilere zarar verdiğini ileri sürerek komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle elatmanın önlenmesi ve kal isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile palmiye ve feniks ağaçlarının sonbahar ve ilkbahar mevsimlerinde usulüne uygun şekilde davalı tarafça budanmasına karar verilmiştir.
Hükmü, her iki taraf vekilleri temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, yargılaması sırasında yapılan keşif sonucu alınan 25.08.2011 tarihli bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda davalıya ait ağaçların davalıya zarar vermediği, ağaçların büyümesi ve boyunun uzaması halinde budanarak deniz manzarasının kapanmasının önlenebileceği tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunda davalıya ait ağaçların bakımsız olduğuna, budanmadığına yönelik tespit yapılmamıştır. Dava konusu ağaçlar sebebiyle henüz zarar doğmadığı, yakın gelecektede muhtemel bir zarar doğmasını bekleyecek olguların olmadığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.