YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14923
KARAR NO : 2014/2015
KARAR TARİHİ : 17.02.2014
MAHKEMESİ : Gerede Asliye Hukuk Mahkemesi
(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 18/09/2013
NUMARASI : 2006/305-2013/432
Davacı tarafından, davalı aleyhine 11.04.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yükleniciden alınan temlike ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
Davalılar yüklenici A.. E.. ve son tapu maliki M.. E.. vekili, dava konusu taşınmazların arsa sahipleri tarafından doğrudan diğer davalı M. A.’e tapuda devredildiğini, bu sebeple yüklenici açısından aktin ifasının imkansız hale geldiğini, sözleşmede belirtilen borçların ödenmediğini diğer davalı Murat’ın davacıların dayandığı sözleşmenin tarafı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacılardan İ.. A..’ın davasının kabulüne ve 2 no’lu dairenin tapu kaydının iptali ile bu davacı adına tesciline, davacılardan M.Ö.’in davasının kabulüne ve 11 no’lu dairenin tapu kaydının iptali ile bu davacı adına tesciline, diğer davacılar bakımından davanın konusuz kalmış olması sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalılar vekili hükmü, davalıların baba oğul olmasının tek başına kötüniyeti göstermeyeceğini, davalıların sözleşmeler gereği borçlarını tam olarak ödemediklerini, davacılardan Metin ile yapılan sözleşmenin adi yazılı olması sebebi ile geçersiz olduğunu belirterek temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalılar vekilinin .. ada .. pasrel 2. kat 11 no’lu bağımsız bölüme yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalılar vekilinin .. ada ..parsel bodrum kat 2 no’lu bağımsız bölüme yönelik temyiz itirazına gelince;
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yükleniciye şahsi hak sağlar. Koşulları gerçekleşmiş ise kazandığı şahsi hakka dayanarak yüklenici arsa sahibini bir şey vermeye veya yapmaya zorlayabilir. Şahsi hak kazanan yüklenici bu hakkını doğrudan arsa sahibine karşı ileri sürebileceği gibi arsa sahibinin rızası gerekmeksizin ve ancak yazılı olmak koşulu ile üçüncü bir kişiye de temlik edebilir. Alacağın temliki ve borcun nakli Borçlar Kanununun 162 ila 181. maddelerinde düzenlenmiştir.
Bir tanımlama yapmak gerekirse; alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akittir. Borçlar Kanununun 163. maddesi hükmüne göre temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasında yazılı olarak yapılabilir. Ne var ki, alacağın temlikinde aranan yazılı şekil temlik sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasına engel değildir. Nitekim uygulamada yükleniciden şahsi hakkını temlik alan üçüncü kişilerin temlik sözleşmesini adi yazılı satış sözleşmesi veya noterde düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olarak yaptıkları görülmektedir.
Satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Borçlar Kanununun 81. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir.
Somut olayda; dosya içerisinde bulunan 29.07.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde satış bedelinin 1.400.000.000,00 eski TL olduğu, 1.000.000.000,00 eski TL kısmının peşin ödendiği, kalan 400.000.000,00 eski TL’nin ise yarısının 16.08.1997 diğer yarısının 31.10.1997 tarihinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Davalı satış vaadi borçlusu yüklenici A.. E.. satış bedelinin tamamının ödenmediğini savunmuştur. Bu durumda davacı İ.. A..’ın satış bedelinden kalan kısmı ödendiğini kesin delillerle ispat etmesi gerekir. Davacı İ. A. ödemeyi kanıtlayamadığı takdirde dava konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri hesaplanarak satış vaadi sözleşmesinde ödendiği belirtilen 1.000.000.000,00 eski TL, taşınmazın değerine oranlanıp hesaplanmalı, ödenmeyen kısım davacı İ.. A.. tarafından depo edildiğinde dava kabul edilmelidir.
Açıklanan hususlar bir yana bırakılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, hükmün 2. bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.