Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/14803 E. 2014/1934 K. 13.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14803
KARAR NO : 2014/1934
KARAR TARİHİ : 13.02.2014

MAHKEMESİ : Hendek Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2013
NUMARASI : 2012/111-2013/155

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 26.03.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Dava, komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, davalıya ait yumurta üretim çiftliğinden kaynaklanan kötü koku salınımının önlenmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683’teki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Somut olaya gelince; mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan 03.12.2012 tarihli çevre mühendisi ve ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu raporunda, davacıların işlettiği benzinlik ve lokantaya yüz metre mesafede davalının tavuk kümeslerinin bulunduğu, etrafa koku ya da toz yayılmasını önleyerek önlem alınmadığı vurgulanmış, ölü tavukların çevreye zarar vermemesi için kireçlenerek betoname çukurlara atılması, tavuk gübrelerinin ise çok bekletilmeden uzaklaştırılması gerektiği bildirilmiştir.
Bu durumda davalının kendi taşınmazında yaktığı tavukların ve tavuk gübrelerin kokusunun davacıya zarar verdiği, katlanlanma sınırlarını aştığı 19.12.2012, 05.11.2012, 17.10.2012, 18.09.2012 tarihli tutanaklar ve bilirkişi raporundan anlaşıldığından uzman bilirkişilerce önerilen önlemlere yer verilerek bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddedilmesi isabetsiz olup, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.