YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14767
KARAR NO : 2014/542
KARAR TARİHİ : 13.01.2014
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/06/2013
NUMARASI : 2012/610-2013/405
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.07.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava önalım hakkı nedeniyle, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Önalım hakkının kullanılması ile bu hakkı kullanan paydaş ile davalı arasında kapsam ve şartları satıcı ile alıcı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli TMK’nın 734/2 maddesi uyarınca payın tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve tapu giderlerinin toplamından ibarettir.
Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunarak önalım hakkını kullanmış ise satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlama imkanına sahiptir. Ancak dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değeri bedelde muvazaa iddisanı kanıtlamak için tek başına yeterli olmayıp diğer delillerle birlikte tamamlayıcı niteliktedir.
Önalım bedeli aynı zamanda dava değeri olduğundan yargı harcında dikkate alınması ve harcın dava açıldığı tarihte yatırılması gerekir. Harcın eksik yatırılması halinde 492 sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca tamamlanması için davacıya süre verilerek sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
Davacı tarafından bedelde muvazaa iddiası ile açılan davada dava kabul edilmekle birlikte, davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamış ise iddia ettiği bedel ile tapudaki bedel arasındaki fark üzerinden davalı lehine, iddia ettiği bedel üzerinden ise davacı lehine vekalet ücretine hükmedilir.
Somut olaya gelince; davacı vekili dava konusu payın önalım hakkını engellemek amacıyla bedeli yüksek gösterilerek davalıya satıldığını ileri sürerek harca esas değeri 50.000 TL göstermek suretiyle önalım hakkını kullanmıştır.
Davalı tapuda gösterilen bedelin gerçek bedel olduğunu, bu bedel üzerinden davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
Dava konusu pay 08.02.2012 tarihinde 1.650.000 TL’ye davalıya satılmış, davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ve bu iddiasını kanıtlamak için tanık deliline dayanmıştır. Bu nedenle mahkemece davacının gösterdiği tanıklar dinlenmeli, ayrıca varsa davacının ve davalının diğer delilleri toplanarak öncelikle muvazaa iddiasına ilişkin uyuşmazlık çözülmelidir. Önalım bedelinin belirlenmesinden sonra ise Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca eksik harç var ise tamamlanması için davacıya süre verilmeli ve yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde önalım hakkının ancak dava yoluyla kullanılabileceği de gözetilerek yargı harcı ile vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden 6100 sayılı HMK’nın 316, 326, 312 Harçlar Kanununun 22. ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddeleri de dikkate alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 13.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.