YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13908
KARAR NO : 2014/1055
KARAR TARİHİ : 22.01.2014
MAHKEMESİ : Lapseki Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/06/2010
NUMARASI : 2010/196-2010/257
Taraflar arasındaki tapu iptali, elatmanın önlenmesi, kal davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 23.12.2010 gün ve 2010/13532-14530 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, davalıya ait 306 ada 2 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının idarece tespit edilen kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını ileri sürerek bu kısma ilişkin tapu kaydının iptalini, müdahalenin menini ve muhdesatın kal’ini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur..
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalının temyizi üzerine karar Dairemizce; “5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasına yapılan ekleme ve yine aynı kanunun 3. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. maddesi gereğince kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Kadastro Kanununun değişik 12. maddesinde sözü edilen on yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddi gerekir” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine dair verilen hüküm Dairemizce onanmıştır. Bu kez onama kararımıza karşı davacı Hazine vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına eklenen “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” cümlesinde yer alan “iddia ve taşınmazın niteliğine” ibaresi ve 3. madde ile 3402 sayılı Kanuna eklenen “Geçici 10. madde” Anayasa Mahkemesinin 12.5.2011 günlü ve E.2009/31, K.2011/77 sayılı Kararı ile iptal edildiğinden Hazinenin açtığı tapu iptali davasının esastan incelenerek karar verilmesi gerekir. Çünkü yasada yapılan bu değişiklikten ötürü yapılan iptal işlemi ile Hazinenin öne sürdüğü bu tür iddia on yıllık hak düşürücü sürenin dışında bırakılmıştır. Ayrıca mahkemenin Dairemizin bozma kararına uyarak işlem yapmış olması, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Bu nedenle karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak meydana getirmez.
Hal böyle olunca, Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen iptal kararı göz önüne alınarak dava konusu parsel bakımından çekişmenin esasının incelenmesi gerekirken reddi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 22.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.