YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13751
KARAR NO : 2014/1141
KARAR TARİHİ : 23.01.2014
MAHKEMESİ : Akhisar Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2009/1265-2013/345
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.09.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.03.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar temyiz etmişlerdir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal
sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Geçit hakkı kurulması davalarında amaç, genel yola bağlantısı olmayan taşınmazların yolla bağlantısının sağlanmasıdır. Bundan dolayı, geçit kurulurken ihtiyaç içinde olan taşınmaz kesintisiz olarak genel yola bağlanmalıdır. Buna uygulamada “kesintisizlik ilkesi” denilir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece, davacı yararına tesis edilen geçit hakkının halen paftada yol olmayan ancak fiilen yol olarak kullanılan kuzeydeki bölüme bağlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, yukarıda belirtilen ilkeler göz önüne alınarak, yol olarak kullanılan bölümün kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı araştırılmalı, kamulaştırma işlemleri kesinleştirilip, taşınmaz yol olarak terkin edilmişse şimdi olduğu gibi karar verilmeli, aksi takdirde, kadastroca belirlenen genel yola ulaşacak şekilde geçit tesisi için alternatifler bilirkişi vasıtasıyla araştırılmalı, değerlendirilmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 23.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.