YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13729
KARAR NO : 2014/1118
KARAR TARİHİ : 23.01.2014
MAHKEMESİ : Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/07/2013
NUMARASI : 2012/158-2013/313
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.03.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar DSİ Genel Müdürlüğü, Hazine, C.. U.. ve A.. Ü.. vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 167 parsel sayılı taşınmazına ulaşılabilecek yolunun olmadığı gerekçesi ile davalılara ait 156, 154, 158 ve 146 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı kurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı hazine vekili, 154 ve 158 parsel sayılı taşınmazların hazineye ait olup üzerinde su kanalları bulunduğunu, geçit hakkı kurulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar C.. U.. ve A.. Ü.. vekili, davalılar H.. K.. ve M.. U.. davanın reddini istemiştir.
Davalı DSİ vekili, 154 ve 158 parsel sayılı taşınmazların yasa ile kurumlarına devredildiğini, üzerlerinde sulama kanalı bulunduğundan geçit hakkı kurulamayacağını savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının maliki olduğu 167 parsel lehine, davalılara ait 156, 158, 154,146 parseller aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı C. U. ve A.. Ü.. vekili, Hazine vekili ve DSİ vekili ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır, Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır
Yukarıda açıklananların ışığı altında somut olaya gelince; Mahkemece, hükme esas alınan 20.02.2013 tarihli fen ve zirai bilirkişi raporlarına atıf yapılarak üzerinde kullanılmayan su kanallarının bulunduğu 154 ve 158 parsel sayılı taşınmazları da kapsayacak şekilde geçit hakkı kurulmuştur. Adı geçen taşınmazların tapu kayıtları getirtilerek malikinin belirlenmesinden sonra son durumunun DSİ’den sorularak mevcut haliyle veya üzerinden köprü kurularak bu taşınmaza geçitin bağlanmasına muvafakat edilip edilmediği ve kanala köprü kurma imkanı bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu güzergahtan geçit hakkı kurulmasının mümkün olmadığının anlaşılması halinde bilirkişi raporunda ek 2 olarak gösterilen krokide dördüncü alternatif olarak nitelendirilen güzergahtan geçit kurulup kurulamayacağı araştırılmalıdır. Ancak bu alternatiften geçit hakkı tesis edilmesi halinde taşıınmazları ikiye bölmeden ve kadastral sınırlar esas alınarak yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek geçit kurulmalıdır. Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; aleyhine geçit hakkı tesis edilen 146 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından ölü olanların veraset ilamları temin edilip taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilmesi ve yargılama giderlerinin yukarıda belirtilen ilkelere aykırı olarak davalı üzerinde bırakılması da yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.01.2014 tarihde oybirliği ile karar verildi.