Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/13469 E. 2014/516 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13469
KARAR NO : 2014/516
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ : Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/07/2013
NUMARASI : 2012/19-2013/584

Davacı taraf vekili tarafından, davalı aleyhine 11.01.2012 günlerinde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, 864 parsel sayılı taşınmazı lehine davalıya ait 5952 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, davacıya ait 864 parsel sayılı taşınmaz lehine davalıya ait 5952 parsel sayılı taşınmaz üzerinden uzman bilirkişi O.K. ve M.Ç. tarafından düzenlenen 16.04.2013 havale tarihli rapor ve krokide (A) harfleri ile gösterilen bölümden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede
taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine şerhi de gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince; mahkemece, davacı tarafa ait 864 parsel sayılı taşınmaz lehine davalıya ait 5952 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulduğu anlaşılmaktadır. Komşuluk hukukundan kaynaklanan geçit davalarında tarafların yarar ve zararları gözetilerek en uygun taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulması gerekir. Dosya içerisindeki kadastro paftalarına göre dava dışı 5914 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün aleyhine geçit hakkı kurulan 5952 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünden fazla olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüzölçümü büyük olan parsellerden geçit hakkı kurulması gerekir.
Bu durumda, komşu 5914 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı getirtilerek öncelikle bilirkişi raporu ve krokisinde 2 no’lu alternatif olarak gösterilen (B) harfli güzergah değerlendirilerek yüzölçümü büyük olan bu parsel üzerinden geçit hakkı kurulmasının mümkün olup olmadığı araştırılmalı varsa başka alternatifler araştırılıp değerlendirilmeli ve gerekirse 5914 parsel sayılı taşınmazın malikleri de davaya dahil edilmek suretiyle sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 13.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.